Type a search term to find related articles by LIMS subject matter experts gathered from the most trusted and dynamic collaboration tools in the laboratory informatics industry.
T hücreleri, lenfositlerin bir alt kümesini oluşturur ve bağışıklık yanıtında önemli bir yere sahiptir. 'T' kısaltması timüsden gelmektedir ki timüs bu hücrelerin son olgunlaşma evrelerinin geçtiği organdır.
Kemik iliğindeki plouripotent kök hücrelerden yani hemositoblast'lardan farklılaşan Pre-T Lenfosit'ler, dolaşım yoluyla Thymus'un korteksine geçerler. Burada hızla çoğalırlar. Kortekste, membranlarında TCR (T hücre antijen reseptörü) ve CD (Yüzey farklılaşma antijenleri) gibi spesifik yüzey reseptör moleküllerini kazanırlar ve spesifik immun yanıtı meydana getirme yeteneğine sahip T Lenfositler halini alırlar. T lenfosit'ler medullaya gelince ise CD'ler iki farklı yapı gösterir. Bunlar; CD4+,8- yapısı gösterenler Yardımcı T hücreleri, CD4_,8+ yapısı gösterenler ise Sitotoksik T hücrelerini şekillendirir. Bu ufak değişim oluşacak T lenfositlerin görevlerini ise oldukça değiştirir. T lenfosit'ler Thymus'ta bu gelişmenin yanı sıra önemli bir özellik daha kazanırlar ki bu, kendilerinden olan ile kendilerinden olmayan antijenik moleküllerin ayırtedebilme kabiliyetidir. Aksi halde bu savunma hücreleri organizmadaki mevcut tüm antijenlere saldırırlardı. Kendine ait MHC moleküllerini tanıyan ve onlara karşı reaksiyon gösteren hücreler negatif seleksiyona uğrarlar, çünkü bu durum başarısızlıktır. Seleksiyon sonucu Tyhmus korteks'indeki birçok immature lenfosit ölür. Zira bu çok ciddi bir orandır çünkü söz edilen immature lenfosit oranı yaklaşık %90'dır. Vücuda ait MHC molekülleri ile bağlanmış olan yabancı protein yapısındaki antijenleri tanıma yeteneği kazanılmasına da pozitif seleksiyon denir. Pozitif seleksiyona uğrayan T Lenfosit'ler ise medulladan dolaşıma geçer.[1]
T hücre farklılaşmasındaki bu olaylar zinciri Thymus'un lenfosti dışındaki hücreleri ve mikro çevreye bağlıdır. Stromal epithelial hücrelerin timik hormonlar olarak da bilinen peptid yapısındaki salgılanan maddeleri thymus'ta kısa alan etkileşimlerine aracılık eder. Bunlardan birisi olan Timulin, olgunlaşmamış lenfositler üzerindeki reseptörlere bağlanarak T Lenfosit yüzey moleküllerinin sentezini uyarır. THF (timik humoral faktör) T Lenfosit'lerin klonal yayılması ve diferansiyasyonunda (farklılaşmasında) rol oynar. Timopoetin'in de timosit farklılaşmasını hızlandırıcı etkisi vardır. Diğer bir peptid olan timozin ise T Lenfosit farklılaşmasını hızlandırır. Timus'ta bulunan makrofajlar da T Lenfosit olgunlaşması ve klonal proliferasyonda etkili olan bazı sitokinleri salgılar. Ayrıca tiroid, hipofiz, adren ve gonadların sahip oldukları bazı hormonların T Lenfosit olgunlaşması üzerine etkileri vardır. Bunlardan adenokortikosteroid'ler, timik korteks'te T Lenfosit sayısını azaltıcı, tiroksin kortikal epiteliyal retiküler hücrelerde timulin üretimini stimule edici ve somatotropin ise timik korteks'te T Lenfosit gelişimini artırıcı etkiye sahiptir.
Timus'ta olgunlaşan T Lenfosit'ler periferal kana geçer ve dalak, lenf düğümleri, Peyer plakları, tonsiller ve sekonder lenfoid organ görevi gören diğer mukoza ile ilişkili lenfoid dokulara giderek kendilerine ait bölgelere yerleşirler. Dalakta, beyaz pulpa'nın arterleri saran bölgelerine (periarteriyel lenfatik kılıf), lenf düğümlerinde korteks'in medulla'ya bakan yarımı (parakortikal bölge) ve interfolliküler bölgeye, Peyer plaklarında ise özellikle interfolliküler bölgelere ve corona bölgesine yerleşerek burada aylarca hatta yıllarca yaşamlarını sürdürebilirler.[2]
Etkili her bağışıklık yanıtı T hücrelerinin etkinleştirilmesini içerir; yine de T hücreleri özellikle, tümör hücrelerine ve vücut hücrelerinin içindeki patojenik organizmalara karşı savunma olan, hücre-aracılıklı bağışıklıkta önemlidirler.
CD4 ve CD8, T lenfositlerinin farklı alt-tiplerinin yüzeyinde bulunan karakteristik antijenlerden gelir.