Type a search term to find related articles by LIMS subject matter experts gathered from the most trusted and dynamic collaboration tools in the laboratory informatics industry.
Hipotermi | |
---|---|
Enver Paşa'nın komuta ettiği, 1914 ve 1915 kışındaki Sarıkamış Harekâtı boyunca binlerce Osmanlı askeri hipotermi nedeniyle öldü. | |
Uzmanlık | Acil tıp |
Belirtiler |
|
Risk faktörü | Sarhoşluk, düşük kan şekeri, açlık, ilerlemiş yaş,[1] kan ve sıvı kaybı |
Tanı | Belirtiler veyâ vücut sıcaklığının 35 °C (95 °F) altına düşmesi[1] |
Tedavi |
|
Ölüm | Senede 1.500 (ABD)[1] |
Hipotermi (ya da hipotermiya,[2] Yunanca Υποθερμίαʼdan[3]), insanlarda merkezî vücut sıcaklığının 35 °C'den aşağı düşmesine denir.[1] Sanılanın aksine hipotermiya bir hastalık değildir. Genellikle yağmur, rüzgâr, kar veyâ soğuk suya maruz kalma gibi faktörler tarafından tetiklenir.[4] Belirtiler sıcaklığa bağlıdır. Hafif hipotermiyada şiddetli titreme görülürken sıcaklığın daha fazla düşmesi ile orta derecede hipotermiyada titreme durur ve zihinsel karışıklık artar. Şiddetli hipotermiya başlangıcında paradoksal soyunma yaşanabilir, hipotermik kişi bilincini kaybeder ve kalp durması riski artar.
İnsan vücudu bulunduğu ortamla ısı alışverişine girer ve bu alışverişten ortamın sıcaklığına göre etkilenir. Ortam sıcak ise vücut ısınmaya, soğuk ise soğumaya başlar. Örneğin; bir insan soğuk suya çıplak olarak girdiğinde vücudu suya hızla ısısını verir ve vücut sıcaklığı düşer. Sıcak havalarda bile çok uzun süre suda kalındığında üşüme olmasının nedeni budur çünkü suyun ısı taşınım katsayısı değeri daha yüksektir. Ayrıca, birçok deniz kazasında (RMS Titanic kazası gibi) çoğu kişi boğulmadan ziyade vücut sıcaklığının düşmesinden dolayı, yani hipotermi yüzünden ölmüştür. Vücudun bu ısı alışveriş hızı, ortamlar arasındaki ısı taşınım katsayısına göre değişir. Alkol tüketimi, açlık ve ilerlemiş yaş hipotermiya riskini artırır.
Hafif hipotermi vakalarının tedavisi ve kontrol edilmesi sıcak içecekler, sıcak kıyafetler ve fiziksel aktivite (örneğin egzersiz) yoluyla yapılabilir.[1] Orta derecede hipotermiye sahip olanlarda ise genellikle sıcak battaniyeler ve ısıtılmış intravenöz sıvılar kullanılması tavsiye edilir.[1] Orta veya ağır hipotermiye sahip bireylerin yavaşça hareket ettirilmesi gerekmektedir.[1] Ağır hipotermi vakalarında, ekstrakorporeal membran oksijenasyonu (ECMO) ve kardiyopulmoner bypass kullanılmalıdır. Kişinin nabzı olmadığı durumlarda ise kalp masajı diğer yöntemlerin yanında endikedir.[1] Yeniden ısıtma süreci, genellikle kişinin vücut sıcaklığı 32 °C'nin üstüne çıkana kadar devam ettirilir.[1] Eğer kişinin vücut sıcaklığında düzelme olmazsa veya kanındaki potasyum seviyesi 12 mmol/litreden fazlaysa kalp masajı kesilebilir.[1]
Hipotermi, sadece Amerika Birleşik Devletleri'nde her yıl en az 1.500 ölüme sebep olmaktadır. Türkiye'de ise hipoterminin yıllık olarak sebep olduğu ölümlere dair bir istatistik yoktur, ancak hipotermi kaynaklı ölümler Suriye mülteci kriziyle birlikte artmıştır.[5] Hipotermiya, erkekler ve yaşlılarda daha yaygındır.[6] Hipotermi geçirmekte olan birinin hayatta kaldığı en düşük vücut sıcaklıklarından biri, İsveç'te 7 yaşında bir kızın boğulmaktan kurtarıldıktan sonra ölçülen vücut sıcaklığı olan 13 °C'dir.[7] Kazara hipotermiya geçiren birinin hayatta kaldığı belgelenmiş en düşük vücut sıcaklıklarından başka biri ise Adaş adlı Polonyalı 2 yaşındaki bir erkek çocuğunda ölçülen 12,7 °C'dir.[8]
Ekstrakorporeal membran oksijenasyonunun ve kardiyopulmoner bypass'ın kullanıldığı kişilerdeki hayatta kalma oranı %50 civarındadır.[1] Hipotermi kaynaklı ölümler, tarihteki birçok savaşta önemli bir rol oynamıştır.[1] Terim, Yunanca "altında" anlamına gelen ὑπο (ypo) ve "ısı" anlamına gelen θερμία (thermía) kelimelerinin birleşmesiyle oluşturulmuştur. Hipoterminin zıttı, başarısız termoregülasyon nedeniyle vücut sıcaklığının artması hâlinde meydana gelen bir durum olan hipertermidir.[9][10]
Hipotermi sınıflandırması | |||
---|---|---|---|
İsviçre Sistemi[11] | Belirtiler | Seviye[12] | Sıcaklık |
Derece 1 | Uyanık ve Titreme | Hafif | 32-35 °C (90-95 °F) |
Derece 2 | Uykulu ve Titreme yok | Orta | 28-32 °C (82-90 °F) |
Derece 3 | Bilinç ve Titreme yok | Şiddetli | 20-28 °C (68-82 °F) |
Derece 4 | Yaşam Belirtisi Yok | Çok Ağır | <20 °C (68 °F) |
Hipotermi genellikle vücut sıcaklığının 35.0 °C (95.0 °F) altına düştüğü durumlarda, iç organların sıcaklıkları baz alınarak sınıflandırır.
Suyun donma noktasının altında gerçekleşen korunmasız hipotermiya vakalarında, vücudun uç noktalarında soğuk ısırması, yani hücredeki su moleküllerinin donması ile oluşan yaralanmalarla karşılaşılmaktadır. Donan bölge asla karla veya soğuk herhangi bir şeyler ile ovulmamalıdır, sıcak suyla müdahale edilmemelidir. Donma yüzeysel ya da derin olabilir. Soğuk ısırması, hipotermiya ile birlikte ya da tek başına gerçekleşebilir.
Hipotermiya belirtileri vücut sıcaklığı düştükçe farklılık gösterebilir, bu yüzden hipotermiya şiddetine göre üç seviyeye ayrılır.
35-32 °C arasındaki merkezî vücut sıcaklığı aralığında şiddetli titreme, yüksek kan basıncı, hızlı nefes alıp verme ve hızlı kalp atışları görülür. Damarlar, kanı merkeze çekmek için daralır.[13] Vücut, enerji üretimi için depo edilen glukozu yakmaya başlar ve bunun sonucunda kan şekerinde düşme görülebilir.[14] Zihinsel karışıklık başlar. Hafif hipotermiya geçiren bireyler, başlarda durumun farkında olup yardım isteyebilir, ancak ilerleyen zamanlarda şahıs farkındalığını yitirir.
Merkezî vücut sıcaklığı 32-28 °C aralığına iner. Hipotermiya ilerledikçe, titreme durur, amnezi yaşanır ve refleksler yavaşlar. Kurbanlar tuhaf hareketler yapmaya ve mantıksız konuşmaya başlar. Motor becerilerin kaybı olabilir.[15]
Şiddetli hipotermiya merkezî vücut sıcaklığının 28 °C altında düşmesidir. Bu sıcaklıklarda tüm fizyolojik sistemler yavaşlar, kalp ve nefes hızı düşer, kan basıncı azalır. Cilt soğuktur. Halüsinasyonlar görülmeye başlar, kişi donmakta olmasına rağmen soyunabilir. Refleksler kaybolur, göz bebekleri büyümüş hâlde kalır. Bilinç kaybı olabilir.
Daha fazla sıcaklık düşümlerinde hipotermik kişiler ısıtılana kadar ölmüş izlenimi verebilir. "Sıcak ve ölü olana kadar ölü değildir" (İngilizce "not dead until warm and dead") sözü bu durumu ifade eder. Vücut sıcaklığı 32 °C gibi normale yakın bir düzeye geldiğinde kişi canlılık belirtileri göstermiyor ise ölmüş olarak kabul edilir.
Orta ve şiddetli hipotermiya vakalarının yüzde yirmi ilâ ellisinde paradoksal soyunma görülmektedir. Bu durum şiddetli hipotermiya geçiren bireylerin akıllarının karıştığı için ısındıklarını hissetmeleri ve bunun sonucunda kıyafetlerini kısmen ya da tamamen çıkarması olarak tanımlanır. Hipotermiya ölümlerinde görülen paradoksal soyunma bazen hatayla cinsel taciz olarak yorumlanmaktadır.[16]
Ayrıca çoğunlukla iç ortamda ölen hipotermik insanların ölmeden hemen önce yatakların altı ya da dolapların arkasına saklandığı gözlemlenmiştir. Bu davranışa İngilizcede "Terminal burrowing behaviour" denir ve paradoksal soyunma ile yakından ilgili olduğu düşünülmektedir. Araştırmacılar, bu davranışın ilkel bir hareket olduğu ve ölümden önce son bir çaba olduğunu düşünülmektedir.[17] Bu davranışın, bazı sıcak kanlı hayvanlardaki kış uykusuna saklanmaya benzer bir davranış olduğu düşünülmektedir.[18]
Hipotermiya, genellikle düşük sıcaklıklara maruz kalmaktan kaynaklanır ve sıklıkla alkol tüketimi ile komplike hâle gelir. Bununla birlikte, ısı üretimini azaltan, ısı kaybını artıran veya termoregülasyonu bozan herhangi bir koşul katkıda bulunabilir.[19] Kentsel alanlarda, hipotermi sıklıkla, evsizlik vakaları gibi kronik soğuğa maruz kalmanın yanı sıra uyuşturucu, alkol veya akıl hastalığını içeren, suya düşme kazaları ile ortaya çıkar.[20] Çalışmalar, evsiz kalan kişilerin hipotermiden ölüm riski altında olduğunu gösterse de, bu popülasyonda hipotermiye bağlı ölümlerin gerçek oranını belirlemek zordur. Vahşi doğa araştırmalarına ve açık hava ve su sporlarına artan ilgiyle birlikte, kazara hipotermi vakaları genel popülasyonda daha sık hâle gelebilir.[20] Hipotermiyanın en büyük risk grupları yaşlılar, hastalar, evsizler ve dağcılar gibi dış ortamda uzun zaman geçiren kişilerdir.
Kan ve sıvı kaybına sebep olan yaralanmalar, örneğin büyük çaplı yanıklar, hipotermiya riskini artırır. Açlık ve susuzluk gibi vücudun enerji ihtiyacının karşılanamadığı durumlarda hipotermiya riski daha yüksektir.
Alkol tüketimi hipotermi riskini iki şekilde artırır; beyindeki vazodilatasyon ve sıcaklık kontrol sistemlerinin etkilenmesine neden olur.[21] Bu, kişinin aslında gerçekte ısı kaybettiğinde, sıcak hissettiğini sanmasına neden olur. Alkol, ayrıca beyindeki sıcaklık düzenleme sistemini de etkiler; vücudun titreme ve normalde vücudun ısı üretmesine yardımcı olacak enerjiyi kullanma yeteneğini azaltır. Hipotermi vakalarının %33 ila %73'ü alkol nedeniyle gerçekleşmiştir.
İç ortamda gerçekleşen bazı hipotermiye bağlı ölüm vakaları, yoksul insanların kolayca ısınmayı karşılayamaması nedeniyle meydana gelir.
Suda, havaya nazaran ısı kaybı daha hızlı gerçekleşir.[22] Bu nedenle, dış hava sıcaklıkları olarak oldukça makûl olan su sıcaklıkları, hayatta kalanlarda hipotermiye yol açabilir, ancak bu genellikle kurtarılamayan kişiler için doğrudan klinik ölüm nedeni değildir. 10 °C'lik bir su sıcaklığı bir saat kadar kısa bir sürede ölüme neden olabilir ve donma noktasına yakın su sıcaklıkları 15 dakika kadar kısa bir sürede ölüme neden olabilir.[23] RMS Titanic'in batması sırasında, -2 °C suya giren çoğu insan 15-30 dakika içinde öldü. Soğuk suda ölümün gerçek nedeni, genellikle hipoterminin (iç sıcaklık kaybı) kendisinden ziyade ısı kaybına ve dondurucu suya verilen vücut tepkileridir. Örneğin, dondurucu denizlere düşen kurbanların yaklaşık %20'si iki dakika içinde soğuk şokundan (kontrolsüz hızlı nefes alma ve nefes nefese kalma, suyun solunmasına neden olma, kan basıncında büyük artış ve kalp durmasına yol açan kalp yorgunluğu ve panik) nedeniyle ölür; başka bir %50'si ise soğuk zafiyeti 15-30 dakika içinde ölür: vücut, merkezini korumak için uzuvların çevresel kaslarını "koruyucu bir şekilde" kapattığından, yüzme veya kavrama için uzuvları ve elleri kullanamaz veya kontrol edemez.[24] Yorgunluk ve bilinçsizlik suda boğulmaya neden olur.
Isı, esas olarak kalp de dâhil olmak üzere kas dokusunda ve karaciğerde üretilirken, deri (%90) ve akciğerler (%10) yoluyla kaybedilir. Isı üretimi, kas kasılmaları (yani kasıtlı hareket ve titreme) yoluyla iki ilâ dört kat arttırılabilir. Isı kaybı oranı, herhangi bir nesnede olduğu gibi, konveksiyon, iletim ve ışıma ile belirlenir.
Hava şartlarına uygun giysiler hipotermiyi önlemeye yardımcı olur. Sentetik ve yünlü kumaşlar, ıslak ve kuru olduklarında daha iyi yalıtım sağladıkları için pamuğa göre daha üstündür. Polipropilen ve poliester gibi bazı sentetik kumaşlar, astarlı çoraplar ve nem emici iç çamaşırlar gibi teri vücuttan uzaklaştırmak için tasarlanmış giysilerde kullanılır. Dar giysiler sıcak kan dolaşımını azalttığı için giysiler bol olmalıdır.[25] Başı örtmek de etkilidir, ancak vücudun diğer kısımlarını örtmekten daha etkili değildir. Yaygın kanıya karşın; insanların ısılarının çoğunu kafaları yoluyla kaybettiğini söylense de, yetişkinlerde kafadan gelen ısı kaybı, vücudun diğer açıkta kalan bölümlerinden daha fazla değildir.[26][27] Bununla birlikte, başı yetişkinlere göre vücudun geri kalanına göre daha büyük olan bebeklerde kafadan ısı kaybı önemlidir. Çeşitli araştırmalar, üstü açık bebekler için astarlı şapkaların ısı kaybını ve termal stresi önemli ölçüde azalttığını göstermiştir.[28][29][30] Çocukların birim kütle başına daha büyük bir yüzey alanı vardır ve diğer şeyler eşit olmak üzere benzer koşullarda yetişkinlere göre bir kat daha fazla giysiye sahip olmalı ve soğuk ortamlarda geçirdikleri süre sınırlandırılmalıdır. Ancak çocuklar genellikle yetişkinlerden daha aktiftir ve daha fazla ısı üretebilirler. Hem yetişkinlerde hem de çocuklarda aşırı efor terlemeye neden olur ve bu nedenle ısı kaybını artırır.
1995 ve 2004 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri'nde, yılda ortalama 1.560 hipotermiyle bağlantılı acil servis vakası gerçekleşti ve 1999 ile 2004 yılları arasında hipotermi nedeniyle yılda ortalama 647 kişi öldü.[31] ABD'de 1999 ve 2002 yılları arasında rapor edilmiş hipotermiden kaynaklı ölümlerin %49'u 65 yaş ve üstü, üçte ikisi ise erkeklerden oluşuyordu. Ölümlerin %63'ü kurbanların işleriyle ilgili değildi ve ölen kişilerin %23'ü kendi evlerinde ölmüştü. Aynı yıllar arasında, hipotermi en çok Ekim'den Mart'a kadar olan sonbahar ve kış aylarında görüldü. Birleşik Krallık'ta her yıl ortalama 300 hipotermi kaynaklı ölüm gerçekleşirken aynı sayı Kanada'da 8.000'dir.[32] Türkiye'de ise hipoterminin yıllık olarak sebep olduğu ölümlere dair bir istatistik yoktur, ancak hipotermi kaynaklı ölümlerin Suriye mülteci kriziyle birlikte arttığı bilinmektedir.[5]
Hipotermi, tarih boyunca M.Ö 218'de Hannibal'ın İkinci Pön Savaşı'nda ordusunun yarısını kaybetmesinden Napolyon'un ordularının 1812'de Rusya'da neredeyse tamamen yok olmasına kadar birçok askerî harekâtın başarısında veya başarısızlığında önemli bir rol oynadı. Hipotermi; konfüzyon yoluyla askerlerin kafaları karışmış bir şekilde dolaşmalarına sebep olurken bazı askerler bilinçlerini yitirdi ve öldü, diğer birçoğu ise titremeden ve durumlarının ilerlemesiyle bayıldı. Hipotermi sebebiyle yürüyemeyecek kadar zayıf düşen bazı askerler dizlerinin üzerine çökerken bazıları ölüme direnip bir süre bu şekilde beklediler. Nabzı zayıf ve tespit edilmesi zor olan askerler nadiren tedavi edildi.[33] Hipotermiden kaynaklı askerî kayıpların gidişatını önemli derecede etkilediği başka bir harekât ise Enver Paşa tarafından komuta edilen, 1914 ve 1915 kışındaki Sarıkamış Harekâtı'ydı. Harekât boyunca binlerce Osmanlı askeri hipotermi nedeniyle öldü.[34] Rusya'daki hipotermi kaynaklı askerî can kayıpları birinci ve ikinci dünya savaşları boyunca devam etti ve özellikle Stalingrad Muharebesi sırasında zirveye ulaştı.[35]
Hipotermi kaynaklı sivil ölümlerinin yaşandığı olayların örnekleri arasında RMS Titanic[36] ve RMS Lusitania'nın batması,[37] daha güncel olaylar arasında ise MS Estonia'nın batışı verilebilir.[38]
Antarktika kâşifleri de hipotermi vakaları ile karşılaştı; Ernest Shackleton ve ekibi vücut sıcaklıklarını "evde ölüm" anlamına gelen 94.2 °F (34.6 °C) olarak ölçtüler, ancak bu ölçüm muhtemelen merkezî vücut sıcaklığından ziyade oral sıcaklıklardan bahsediyodu ve bu da hafif hipotermiye karşılık gelmektedir. Robert Falcon Scott'un ekibinin bir parçası olan Atkinson, hipotermi nedeniyle konfüzyon geçirdi.[33]
II. Dünya Savaşı sırasındaki Nazi insan deneylerinin bir parçası da birçok kurbanın uğruna öldürüldüğü hipotermi deneyleriydi. Bu dönem boyunca belgelenmiş 360 ilâ 400 deney ve bu deneylerin uygulandığı 280 ila 300 denek vardı, yani bazı kurbanların üzerinde birden fazla deney yapılmıştı. Kurbanların hayatta kaldığı deneylerden sonra çeşitli yeniden ısıtılma yöntemleri denendi; bu yöntemlerin arasında kurbanları kaynar suya atmak da bulunuyordu.[39]
İnsanlar dışındaki birçok hayvanın kış uykusu ve uyuşukluk sırasında hipotermi geçirdiği gözlemlenmiştir.
Kendi vücut sıcaklıklarını kontrol edemeyen yavru hayvanlar, örneğin yavru kediler, anneleri tarafından sıcak tutulmazsa hipotermiya geçirebilir.
Mikroskobik çok hücreli organizmalar olan su ayıları, hücre zarlarına zarar verecek kristalleşmeyi önlemek için iç sularının büyük kısmını şeker trehalozu ile değiştirerek düşük sıcaklıklarda donmaya dayanabilirler.