Type a search term to find related articles by LIMS subject matter experts gathered from the most trusted and dynamic collaboration tools in the laboratory informatics industry.
Bedih Yoluk | |
---|---|
Genel bilgiler | |
Unvanı | Kazancı Bedih |
Doğum | Bedih Yoluk 1 Ocak 1929 Şanlıurfa, Türkiye |
Ölüm | 20 Ocak 2004 (75 yaşında) Şanlıurfa, Türkiye |
Meslekler | Gazelhan, şarkıcı, kazancı |
Çalgılar | cümbüş, ud ve tanbur |
Etkin yıllar | 1993-2003 |
İlişkili hareketler | Mahsun Kırmızıgül, İbrahim Tatlıses, Hülya Avşar, Urfalı Babi, Selahattin Alpay, Zekeriya Ünlü |
Çocukları | Naci Yoluk |
Bedih Yoluk ya da tanınan adıyla Kazancı Bedih (1 Ocak 1929, Şanlıurfa - 20 Ocak 2004, Şanlıurfa), Türk gazelhan, sıra gecesi geleneğinin önemli ustalarındandır.
Bedih ailenin tek erkek çocuğuydu. Belediye memurluğunun ardından yaptığı kazancılık mesleği nedeniyle bu lakapla tanınır. Çocukluğundan itibaren müzikle ilgilendi, cümbüş, ud ve tambur çalmayı öğrendi, yöredeki sıra gecelerine katılarak sanatını geliştirdi. 2000'in üzerinde kaset yaptı. Sesinin ve yorumunun taklit edilememesiyle adını duyurdu. Kendine has bir hâli ve üslubu olan Kazancı Bedih, bundan dolayı yörede "pir" diye çağrılıyordu.[1]
Türk halkı ve medya Şanlıurfa'daki sıra geceleri geleneğini onunla keşfetmiştir. Küçük yaşlardan itibaren sıra gecelerine katılan Bedih, Şanlıurfa yöresinde bu gecelere çağrılan en önemli isimlerden birisiydi. 1993 yılında İbrahim Tatlıses'in sunduğu İbo Show isimli televizyon programında görüldü. Burada Fuzuli'nin "Öyle sermestem ki idrak etmezem dünya nedir" diye başlayan sözleri ustaya yeni kapılar açacaktı. Fakat bunu kendisi hiç istemiyordu. Çünkü buna sebep bu tür ortamlardaki yozlaşmaydı. Bedih ise daha sessiz ve sakin bir hayatı seviyordu. Kahvehanelere gitmezdi ve sıra gecelerine katılmayı çok seviyordu. Katıldığı gecelerde çoğunlukla para almıyordu. İbrahim Tatlıses'in programına katıldıktan sonra tekrar ekranlara çıkması için yoğun istek alan sanatçı, iki ay kadar sonra programa tekrar katıldı.[2]
Televizyona çıkması onun daha fazla tanınmasına yol açtı. 1996'da bu defa Yavuz Turgul'un yönettiği, başrollerini Şener Şen ve Uğur Yücel'in paylaştığı Eşkıya filminde "Nice bu hasreti dildar ile giryan olayım, yanayım aşkınla büryan olayım" dizeleri ile gündeme geldi. Savaş Ay'ın sunduğu bir programda "Hafızamda binlerce parçalık arşivim var. Onları birileri derlese, kayıt altına alsa, hep Hülya Avşar'a, İbo Show'lara çıkıyorum. Böyle mi olmalıydı?" demiştir. İbrahim Tatlıses'in bir programı öncesinde ise Ahmet Kaya ile aynı ortamda bulunan ancak kendisini tanımayan Bedih'e Tatlıses, Ahmet Kaya için onu programa çıkartacağını ve tanıyıp tanımadığını, kendisini nasıl bulduğunu sorduğunda Bedih; "Oğlum bu saç, sakal ne? Biraz kessene" demiş ve oğlu Ahmet Kaya'nın stilinin böyle olduğunu ve tanınmış bir sanatçı olduğunu kendisine söylediğinde Bedih şaşırmıştır.[2]
Yine bu sıralarda televizyonlara neden bu kadar az çıktığını soran bir basın mensubuna "Memlekette rakı kalmaz" esprisi yapmıştır. 2003 yılı Eylül ayında 74 yaşındayken bakırcılar çarşısındaki mesleğine geri dönme kararı aldı. Bu kararın ardındaki asıl sebep bu alandaki yozlaşma olduğu kadar, devlet tarafından sahip çıkılmama ve bir tür yalnız bırakılma refleksi oldu.[2]
Kazancı Bedih ve eşi, 20 Ocak 2004'te Şanlıurfa'daki evlerinde uyudukları esnada, katalitik sobadan sızan gazdan zehirlenerek hayatlarını kaybetti. Cenazelerini oğulları Naci Yoluk ertesi gün saat 10.30 sıralarında eve girdiğinde bulmuştur.[3] Sanatçının Mahsun Kırmızıgül ile birlikte düet yaptığı Nemrut'un Kızı adlı parçaya ölümünden sonra klip çekilmiştir.