Type a search term to find related articles by LIMS subject matter experts gathered from the most trusted and dynamic collaboration tools in the laboratory informatics industry.
Amerika Birleşik Devletleri United States of America (İngilizce) | |||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Amerika Birleşik Devletleri konumu (yeşil) | |||||||||||||
Anakara ve bağlı toprakların haritası. | |||||||||||||
Başkent | Washington, DC 38°53′K 77°01′B / 38.883°K 77.017°B | ||||||||||||
En büyük şehir | New York 40°43′K 74°00′B / 40.717°K 74.000°B | ||||||||||||
Resmî dil(ler) | Federal seviyede yoka | ||||||||||||
Tanınan millî diller | İngilizce | ||||||||||||
Etnik gruplar (2020) | |||||||||||||
Demonim | Amerikalı veya Amerikan | ||||||||||||
Hükûmet | Federal başkanlık sistemli anayasal cumhuriyet | ||||||||||||
| |||||||||||||
Yasama organı | Kongre | ||||||||||||
Senato | |||||||||||||
Temsilciler Meclisi | |||||||||||||
Büyük Britanya'dan | |||||||||||||
| |||||||||||||
Yüzölçümü | |||||||||||||
• Toplam | 9.525.067 km2 (4.) | ||||||||||||
• Kara | 9.147.593 km2 | ||||||||||||
• Su | 377.424 km2 | ||||||||||||
• Su (%) | 6,97 | ||||||||||||
Nüfus | |||||||||||||
• 2024 sayımı | 336.080.688 (3.) | ||||||||||||
• Yoğunluk | 33,6/km2 (146.) | ||||||||||||
GSYİH (SAGP) | 2022 tahminî | ||||||||||||
• Toplam | 25,35 trilyon $[1] (2.) | ||||||||||||
• Kişi başına | $76.027[1] (9.) | ||||||||||||
GSYİH (nominal) | 2022 tahminî | ||||||||||||
• Toplam | 25,35 trilyon $[1] (1..) | ||||||||||||
• Kişi başına | $76.027[1] (8.) | ||||||||||||
Gini (2020) | ▲ 48.5 yüksek · 54. | ||||||||||||
İGE (2019) | 0.926 çok yüksek · 17. | ||||||||||||
Para birimi | Amerikan doları ($, USD) | ||||||||||||
Zaman dilimi | UTC-4 ilâ -12, +10, +11 | ||||||||||||
• Yaz (YSU) | UTC-4 ilâ -10 | ||||||||||||
Şebeke gerilimi | 120 V-60 Hz | ||||||||||||
Trafik akışı | sağ | ||||||||||||
Telefon kodu | +1 | ||||||||||||
ISO 3166 kodu | US | ||||||||||||
İnternet alan adı | .us | ||||||||||||
Resmî site USA.gov | |||||||||||||
|
Amerika Birleşik Devletleri, yaygın olarak Birleşik Devletler veya Amerika olarak bilinir. Kuzey Amerika kıtasında, Kanada ve Meksika arasında bulunan,[a] elli eyalet ve bir federal bölgeden oluşan, federal anayasal cumhuriyet ile yönetilen bir ülkedir. Dünya'nın, 9,8 milyon km2 (3,8 milyon sq mi) yüz ölçümü ile karasal alan bakımından dördüncü, toplam alan bakımındansa üçüncü en büyük ülkesi[b] ve 334 milyonu aşan nüfusu ile de en kalabalık üçüncü ülkesidir. Ülkenin başkenti, aynı zamanda federal bölgesi olan Washington, DC'dir.[7] En kalabalık şehri ise New York'tur.[8] Paleo-Kızılderililer, en az 12 bin yıl önce Sibirya üzerinden Kuzey Amerika ana karasına göç ettiler ve 16. yüzyıla gelindiğinde ise Avrupa kolonizasyonu ile karşı karşıya kaldılar. Birleşik Devletler, Doğu Kıyısı boyunca kurulan On Üç Koloni ittifakından doğdu. Büyük Britanya ile vergilendirme ve temsil edilme konusundaki anlaşmazlıklar, bağımsızlığı sağlayan Amerikan Bağımsızlık Savaşı'na (1775-1783) yol açtı. 18. yüzyılın sonlarında ABD, Kuzey Amerika'da hızlı bir şekilde genişlemeye başladı. Ülke; savaşlar, Yerli Amerikalıların yerlerinden edilmesi ve yeni eyaletlerin federasyona kabulü gibi yollarla kademeli olarak yeni bölgeler elde etti. 1848'de Birleşik Devletler, kıtanın bir ucundan diğer ucuna kadar yayılmış hâldeydi. Güney eyaletlerinde 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar köleliğin yasal olması, Amerikan İç Savaşı'na zemin hazırladı ve kölelik tüm ülkede yasaklandı. İspanyol-Amerikan Savaşı (1898) ve I. Dünya Savaşı (1914-1918), ABD'nin dünya gücü olacağının sinyallerini verdi ve II. Dünya Savaşı'nda (1939-1945) ise bunu gerçekleştirdi.
Soğuk Savaş sırasında (1947-1991) Birleşik Devletler ve Sovyetler Birliği çeşitli rekabet yarışlarına katıldı, ancak doğrudan askerî çatışma olmadı. Bu yarışlar sırasında ABD, Ay'a ilk insanları indiren 1969 uzay uçuşuyla (Apollo 11) birlikte, öncesinde epey gerisinde kaldığı Sovyetler Birliği'ne karşı Uzay Yarışı'nda önemli bir üstünlük elde etti. Sovyetler Birliği'nin 1991'deki çöküşü sonrası Soğuk Savaş sona erdi. Bu durum, ABD'yi dünyanın tek süper gücü yaptı.
Amerika Birleşik Devletleri, bir federal cumhuriyettir ve çift meclisli bir yasama sistemine sahip olmakla birlikte üç ayrı hükûmet departmanına sahip bir temsilî demokrasidir. Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF), Amerikan Devletleri Örgütü (OAS), NATO gibi uluslararası kuruluşların kurucu üyesi ve Birleşmiş Milletler ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin daimî üyesidir. Ayrıca ABD; uluslararası ekonomik özgürlük, düşük hükûmet yolsuzluğu, yaşam kalitesi ve yüksek eğitim kalitesi ölçütlerinde üst sıralarda yer almaktadır. Gelir ve servet eşitsizliği öne sürülerek eleştirilmesine rağmen Amerika Birleşik Devletleri, sosyoekonomik performans ölçümlerinde her defasında üst sıralarda yer almaya devam etmiştir. Irksal ve etnik açıdan dünyanın en çeşitli toplumlarından birine sahiptir ve ülkenin bu nüfusu, yüzyıllar süren göçler ile şekillenmiştir.
ABD, gelişmiş bir ülke olup, dünyadaki toplam GSYİH'in yaklaşık dörtte birine sahiptir ve nominal açıdan dünyanın en büyük ekonomisidir. Ülke aynı zamanda dünyanın en büyük ithalatçısı ve ikinci en büyük ihracatçısı konumundadır. Nüfusu dünya nüfusunun sadece %4,2'sine tekabül etmesine rağmen ABD, dünyadaki toplam servetin %29,4'üne sahiptir. ABD, küresel savunma harcamalarının üçte birini oluşturur ve askerî alanda en güçlü ülke olarak tanımlanır.
"Amerika" adının bilinen ilk kullanımı, Alman haritacı Martin Waldseemüller tarafından hazırlanan bir dünya haritasında göründüğü 1507 yılına kadar uzanıyor. Haritasında, Amerigo Vespucci'nin onuruna, günümüzde Güney Amerika olarak kabul edilecek olan yerin adı büyük harflerle gösteriliyor. İtalyan kâşif Vespucci, Karayip Adaları'nın Asya'nın doğu sınırını temsil etmediğini ancak daha önce bilinmeyen bir kara kütlesinin parçası olduğunu öne süren ilk kişiydi. 1538'de Flaman haritacı Gerardus Mercator, kendi dünya haritasında "Amerika" adını tüm Batı Yarımküre'ye uygulayarak kullandı.
"Amerika Birleşik Devletleri" ifadesinin ilk belgesel kanıtı, Stephen Moylan tarafından George Washington'un yaveri Joseph Reed'e yazılan 2 Ocak 1776 tarihli mektuptan kalmadır. Moylan, devrimci savaş çabalarında yardım aramak için "Amerika Birleşik Devletleri'nden İspanya'ya tam ve geniş yetkilerle" gitme arzusunu dile getirdi. "Amerika Birleşik Devletleri" ifadesinin bilinen ilk yayını, 6 Nisan 1776'da Williamsburg, Virginia'daki "The Virginia Gazette" gazetesindeki anonim bir makaleydi.
John Dickinson tarafından hazırlanan ve 17 Haziran 1776'da tamamlanan Konfederasyon Maddelerinin ikinci taslağı, "konfederasyonun adının 'Amerika Birleşik Devletleri' olacağını" bildiriyordu. 1777 yılı sonunda onaylanmak üzere eyaletlere gönderilen Maddelerin son hali, “Konfederasyonun başvuru şekli 'Amerika Birleşik Devletleri' olacaktır” cümlesini içeriyordu. Haziran 1776'da Thomas Jefferson, Bağımsızlık Bildirgesi'nin "orijinal kaba taslağı" başlığında "Amerika Birleşik Devletleri" ifadesini büyük harfle yazdı. Belgenin bu taslağı 21 Haziran 1776'ya kadar ortaya çıkmadı ve Dickinson'ın 17 Haziran 1776'da Taslak'ta Konfederasyon Maddeleri'ni kullanmasından önce mi yoksa sonra mı yazıldığı bilinmiyor.
"United States" kısa biçimi de standarttır. Diğer yaygın biçimler "U.S.", "USA" ve "America"dır. Konuşma dilindeki isimler "U.S. of A." ve uluslararası olarak "Columbia" şeklindedir. Amerikan şiirinde ve 18. yüzyılın sonlarına ait şarkılarda popüler bir isim olan "Columbia", kökenini Kristof Kolomb'dan alır. Hem "Columbus" hem de "Columbia"; Columbus, Ohio, Columbia, South Carolina ve District of Columbia dâhil olmak üzere ABD yer adlarında sıklıkla görülür. Batı Yarımküre'deki yerler ve kurumlar, Colón, Panama, Kolombiya ülkesi, Columbia Nehri ve Columbia Üniversitesi dâhil olmak üzere iki adı taşır.
ABD vatandaşı "Amerikalı"dır. "Amerika Birleşik Devletleri", "Amerika" ve "ABD" ülkeye bir sıfat olarak atıfta bulunur ("Amerikan değerleri", "ABD kuvvetleri"). İngilizcedeki "American" kelimesi nadiren Amerika Birleşik Devletleri ile yakından ilgili olmayan konulara atıfta bulunur.
Kuzey Amerika'nın ilk sakinlerinin en az 12.000 yıl önce Bering Köprüsü yoluyla Sibirya'dan göçle geldikleri genel olarak kabul edilmiştir; ancak, bazı kanıtlar daha da erken bir yerleşim tarihini göstermektedir.[10][11][12] MÖ 11.000 yılı civarında ortaya çıkan Clovis kültürünün, Amerika'daki insan yerleşiminin ilk dalgasını temsil ettiğine inanılıyor.[13][14] Bu, muhtemelen Kuzey Amerika'ya doğru gerçekleşen üç büyük göç dalgasından ilkiydi; Daha sonraki göç dalgaları ile günümüz Atabaskların, Aleutların ve Eskimoların ataları bölgeye geldi.[15]
Zamanla, Kuzey Amerika'daki yerli kültürler giderek daha komplike hale geldiler ve bazıları güneydoğudaki Kolomb öncesi Mississippi kültürü gibi gelişmiş tarım, mimari ve komplike toplumlar geliştirdi.[16] Kahokya şehir devleti, günümüz Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en büyük ve en karmaşık Kolomb öncesi arkeolojik sit alanıdır.[17] Four Corners bölgesinde, Anasazi kültürü, yüzyıllarca süren tarımsal bilgi birikimi ile gelişti.[18] Güney Büyük Göller bölgesinde bulunan İrokua Konfederasyonu, on ikinci ve on beşinci yüzyıllar arasında bir noktada kuruldu.[19] Atlantik kıyısı boyunca, avlanma ve tuzak kurma ile birlikte sınırlı tarım uygulayan önde gelen yerliler Algonkin halklarıydı.
Avrupa ile temas kurulan dönemde Kuzey Amerika'nın yerli nüfusunu tahmin etmek zordur.[20][21] Smithsonian Enstitüsü'nden Douglas H. Ubelaker, güney Atlantik eyaletlerinde 92.916, Körfez eyaletlerinde 473.616 nüfus olduğunu tahmin ediyor,[22] ancak çoğu akademisyen bu rakamı çok düşük olarak görüyor.[20] Antropolog Henry F. Dobyns, Meksika Körfezi kıyılarında yaklaşık 1,1 milyon insanın, Florida ile Massachusetts arasında yaşayan 2,2 milyon kişinin, Mississippi Vadisi ve kollarında 5,2 milyon kişinin ve Florida yarımadası'nda yaklaşık 700.000 kişinin yaşadığını öne sürerek, nüfusun çok daha fazla olduğuna inanıyordu.[20][21]
Amerika'nın 1492'de Avrupalılar tarafından keşfinden sonra İspanyollar, Portekizliler, Fransızlar ve İngilizler, buradaki yerli halkların aleyhine toprak sahibi oldular. Avrupalılar, Amerika'daki topraklarını genişlettikten sonra, İngiltere başta olmak üzere çeşitli ülkelerden göçmenler alıp buralara yerleştirerek koloniler kurdular.[23]
New England kıyılarının Vikingler tarafından çok erken dönemlerde kolonize edildiği iddiası ihtilaflıdır. Avrupalıların Amerika Birleşik Devletleri'ne ilk belgelenmiş varışları, 1513'te Florida'ya ilk seferini yapan Juan Ponce de León gibi İspanyol konkistadorlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Daha önce, Christopher Columbus, 1493 yolculuğunda Porto Riko'ya inmişti ve San Juan, on yıl sonra İspanyollar tarafından kolonize edildi.[24] İspanyollar, Florida ve New Mexico'da genellikle ülkenin en eski şehri olarak kabul edilen Saint Augustine ve Santa Fe gibi ilk yerleşim yerlerini kurdular.[25] Fransızlar, özellikle New Orleans olmak üzere Mississippi Nehri boyunca kendi yerleşimlerini kurdular.[26] Kuzey Amerika'nın doğu kıyısının İngilizler tarafından başarılı kolonizasyonu, 1607'de Jamestown'daki Virginia Kolonisi ve 1620'de Plymouth'daki Pilgrimler kolonisi ile başladı.[27][28] Kıtanın ilk seçilmiş yasama meclisi, Virginia'nın Burgesses Evi, 1619'da kuruldu. Mayflower Sözleşmesi ve Connecticut'ın Temel Emirleri gibi belgeler, Amerikan kolonilerinde gelişecek olan temsili özyönetim ve anayasacılık için emsaller oluşturdu.[29][30] Birçok yerleşimci, din özgürlüğü için gelen muhalif Hristiyanlardı. 1784'te Ruslar, Alaska'da Three Saints Koyu'nda bir yerleşim kuran ilk Avrupalılardı. Rus kolonizasyonu bir zamanlar bugünkü Alaska eyaletinin çoğunu kapsıyordu.
Kolonizasyonun ilk zamanlarında, birçok Avrupalı yerleşimci yiyecek kıtlığına, hastalığa ve Yerli Amerikalıların saldırılarına maruz kaldı. Yerli Amerikalılar da komşu kabileler ve Avrupalı yerleşimcilerle sık sık savaş halindeydi. Ancak birçok durumda, yerliler ve yerleşimciler birbirlerine bağımlı hale geldi. Yerleşimciler yiyecek ve hayvan eti, yerliler ise silahlar, aletler ve diğer Avrupa malları karşılığında ticaret yaptı.[31] Yerliler birçok yerleşimciye mısır, fasulye ve diğer gıda maddelerini yetiştirmeyi öğretti. Avrupalı misyonerler ve diğerleri, Yerli Amerikalıları "uygarlaştırmanın" önemli olduğunu hissettiler ve onları Avrupa tarım uygulamalarını ve yaşam tarzlarını benimsemeye çağırdılar.[32][33] Ancak, Kuzey Amerika'da artan Avrupa kolonizasyonu ile Yerli Amerikalılar yerlerinden edildi ve sıklıkla öldürüldü.[34] Amerika'nın yerli nüfusu, Avrupa'nın gelişinden sonra çeşitli nedenlerle başta çiçek hastalığı ve kızamık gibi hastalıklar olmak üzere azaldı.[35][36][37][38][39]
Avrupalı yerleşimciler ayrıca Atlas Okyanusu'ndaki köle ticareti yoluyla Afrikalı kölelerin Kolonik Amerika'ya kaçakçılığına başladı.[40] Tropikal hastalıkların daha düşük prevalansı ve daha iyi tedavi nedeniyle, kölelerin Kuzey Amerika'da Güney Amerika'dan çok daha yüksek bir yaşam beklentisi vardı ve bu da sayılarında hızlı bir artışa yol açtı.[41][42] Koloni toplumu, köleliğin dini ve ahlaki sonuçları konusunda büyük ölçüde bölünmüştü ve birkaç koloni, uygulamanın hem aleyhinde hem de lehinde yasalar çıkardı.[43][44] Bununla birlikte, 18. yüzyılın başında, Afrikalı köleler, özellikle Amerika'nın güneyinde, tarım isçiliği olarak Avrupalı senetli kölelerin yerini almıştı.[45]
Amerika Birleşik Devletleri'nin temelini oluşturacak olan On Üç Koloni (New Hampshire, Massachusetts, Rhode Island, Connecticut, New York, New Jersey, Pensilvanya, Delaware, Maryland, Virjinya, Kuzey Karolina, Güney Karolina ve Georgia) İngilizler tarafından denizaşırı sömürgeler olarak yönetildi.[46] Yine de hepsinde seçimlerin, çoğu özgür erkeğe açık olduğu yerel yönetimler vardı.[47] Son derece yüksek doğum oranları, düşük ölüm oranları ve istikrarlı yerleşim ile sömürge nüfusu hızla büyüdü ve Kızılderili nüfusunu gölgede bıraktı.[48] 1730'ların ve 1740'ların Büyük Uyanış olarak bilinen Hristiyan diriliş hareketi, hem dine hem de dini özgürlüğe olan ilgiyi ateşledi.[49]
ABD'de Fransız-Kızılderili Savaşı olarak bilinen Yedi Yıl Savaşı (1756-1763) sırasında İngiliz kuvvetleri Kanada'yı Fransızlardan aldı. Québec Eyaleti'nin kurulmasıyla, Kanada'nın Frankofon nüfusu, Nova Scotia, Newfoundland ve On Üç Koloni'nin İngilizce konuşan İngiliz sömürgelerinden izole kalacaktı. Yerli Amerikalı nüfusu hariç, On Üç Koloni'nin 1770'te 2,1 milyonun üzerinde, Britanya'nın yaklaşık üçte biri kadar bir nüfusu vardı. Devam eden yeni göçlere rağmen, doğal artış oranı öyleydi ki, 1770'lerde Amerikalıların yalnızca küçük bir azınlığı başka denizaşırı ülkelerde doğmuştu.[50] Kolonilerin yönetimleri İngilizlerden farklıydı. Pensilvanya dışındaki kolonilerin her birinde iki yasama meclisi bulunuyordu. Kolonileri temsil eden alt meclisin üyeleri mal sahipleri tarafından seçiliyor, Krallığı temsil eden üst meclis üyeleri ise İngiliz Kralı tarafından tayin ediliyordu. Kolonilerde yaşayanlar aynı zamanda mahkemeler kurmuştu ve İngiliz hukuk sistemini uyguluyordu. Kolonilerin Britanya'dan uzaklığı özerk yönetimin gelişmesini sağladı, ancak kolonilerin benzeri görülmemiş başarıları İngiliz monarklarını periyodik olarak kraliyet otoritesini yeniden kurmaya teşvik etti.[51]
1756-1763 yılları arasında İngiltere'nin Avusturya, Fransa ve Rusya ittifakıyla yaptığı savaşlar (Yedi Yıl Savaşları), İngiliz maliyesi üzerinde ciddi bir yük oluşturmuştu. İngiltere'nin mali yükünü gidermek amacıyla yeni vergiler koyması, Amerika'da kolonilerin tepkisiyle karşılaştı. Koloniler yüksek vergiler ödeyip karşılığında hiçbir şey alamamaktan rahatsızlardı. Çay ihracatına gelen yüksek ek vergiyle koloniler, 18. yüzyıl ortalarından beri hazır oldukları bağımsızlık mücadelesini hayata geçirdiler. Savaşın başlarında George Washington ve Thomas Jefferson tarafından kaleme alınan ve özgürlük isteklerini dile getiren Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'ni yayınladı (4 Temmuz 1776). Sonradan 4 Temmuz günü ABD Bağımsızlık Günü olarak kabul edilmiştir.
Altı yıl süren savaş sonunda, George Washington komutasındaki koloni güçleri tarafından yenilgiye uğratılan İngiltere geri çekilmiş ve 1783 yılında Paris antlaşmasıyla 13 koloninin bağımsızlığını kabul etmiştir.[kaynak belirtilmeli] Bağımsızlıklarını ilan eden koloniler, içişlerinde serbest eyaletlerden oluşan Amerika Birleşik Devletleri'ni kurdular (1787). 1789'da anayasanın tamamlanıp onaylanmasıyla yeni bir ulus ve Amerikalı üst kimliği doğdu.
On Üç Koloni'nin Britanya İmparatorluğu'na karşı yürüttüğü Amerikan Bağımsızlık Savaşı, modern tarihte Avrupalı olmayan bir toplumun Avrupalı bir güce karşı yürüttüğü ilk başarılı bağımsızlık savaşıydı. Amerikalılar hükûmetin, yerel yasama organlarında tanımlanan halkın iradesine dayandığını iddia ederek bir "cumhuriyetçilik" ideolojisi geliştirmişlerdi. "Bir İngiliz vatandaşı olarak haklarını" talep ettiler ve "temsil yoksa vergi de yok" ifadesiyle sömürgeye karşı çıktılar. İngilizler, imparatorluğu parlamento aracılığıyla yönetmekte ısrar etti ve çatışma savaşa dönüştü.
İkinci Kıtasal Kongre, 4 Temmuz 1776'da Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'ni oybirliğiyle kabul etti; günümüzde bu tarih her yıl Bağımsızlık Günü olarak kutlanır. 1777'de Konfederasyon Maddeleri, 1789'a kadar faaliyet gösteren merkezi olmayan bir hükûmet kurdu.
1781'de Yorktown Kuşatması'ndaki yenilgisinden sonra İngiltere bir barış antlaşması imzalamak zorunda kaldı. Amerikan egemenliği uluslararası olarak tanındı ve ülkeye Mississippi Nehri'nin doğusundaki tüm topraklar verildi. Bununla birlikte, İngiltere ile olan gerilimler, iki tarafın da galip gelemediği 1812 Savaşı'na yol açtı. Milliyetçiler, 1788'de eyalet sözleşmelerinde onaylanan Amerika Birleşik Devletleri Anayasası'nı yazarken 1787 Philadelphia Sözleşmesi'ne öncülük ettiler. 1789'da yürürlüğe giren bu anayasa, federal hükûmeti, faydalı kontroller ve dengeler oluşturma ilkesine göre üç şubede yeniden düzenledi. Kıta Ordusunu zafere taşıyan George Washington, yeni anayasaya göre seçilen ilk başkan oldu. Kişisel özgürlüklerin federal olarak kısıtlanmasını yasaklayan ve bir dizi yasal korumayı garanti eden Haklar Bildirisi, 1791'de kabul edildi.
Federal hükûmet 1807'de Atlantik köle ticaretine Amerikan katılımını yasaklasa da, 1820'den sonra Derin Güney'de son derece karlı pamuk mahsulünün ekiminde ve bununla birlikte köle nüfusunda patlama yaşandı. İkinci Büyük Uyanış, özellikle 1800-1840 döneminde milyonları evanjelik Protestanlığa dönüştürdü. Kuzeyde, köleliğin kaldırılması da dahil olmak üzere birçok sosyal reform hareketi hayata geçirildi; Güneyde Metodistler ve Baptistler köle toplulukları arasında kendi dinlerini yaydılar.
18. yüzyılın sonlarından başlayarak, Amerikalı yerleşimciler batıya doğru ilerlemeye başladılar ve bu bir dizi uzun Amerikan Kızılderili Savaşları'na yol açtı. 1803'te Louisiana'nın satın alımı, ülkenin topraklarını neredeyse ikiye katladı, İspanya, 1819'da Florida ve diğer Körfez Kıyısı bölgelerini Adams-Onís Antlaşması ile terk etti, Teksas Cumhuriyeti, bir yayılmacılık döneminde 1845'te ilhak edildi ve İngiltere ile yapılan 1846 Oregon Antlaşması, ABD'nin bugünkü Kuzeybatı Amerika'yı kontrol etmesine yol açtı. Meksika-Amerika Savaşı'ndaki zafer, 1848'de Kaliforniya'da Meksika'nın çekilişi ve günümüz Amerikan Güneybatısının büyük bir kısmının ilhak edilmesi ile sonuçlanarak ABD'nin kıtada yayılımını sağladı.
1848-1849'daki Kaliforniya Altına Hücum'u, Pasifik kıyılarına göçü teşvik etti, bu da Kaliforniya Soykırımı'na ve buna ek olarak batılı devletlerin kurulmasına yol açtı. Çiftçi Yerleştirme Yasaları'nın bir parçası olarak ABD'nin toplam alanının yaklaşık %10'unu oluşturan büyük miktarda arazinin beyaz Avrupalı yerleşimcilere ve arazi hibelerinin bir parçası olarak özel demiryolu şirketlerine ve kolejlere verilmesi ekonomik kalkınmayı teşvik etti. İç Savaş'tan sonra, yeni kıtalararası demiryolları yerleşimciler için ulaşımı kolaylaştırdı, iç ticareti genişletti ve Yerli Amerikalılarla olan çatışmaları artırdı. 1869'daki, yeni bir Barış Politikası, Kızılderilileri suistimallerden korumayı, daha fazla savaştan kaçınmayı ve nihai ABD vatandaşlıklarını güvence altına almayı sözde vadetti. Bununla birlikte, büyük ölçekli çatışmalar Batı'da 1900'lere kadar devam etti.
Amerika Birleşik Devletleri, ülkeyi anayasayla yöneten bir başkanın seçimle iş başına geldiği ilk modern demokratik cumhuriyettir. Bu manada Fransız Devrimi'nin de öncüsü olmuştur. Bu sistem 18. yüzyıl dünyasında eşitlik, insan hakları, adil yargılama ve kuvvetler ayrılığı gibi kavramların gündeme gelmesini sağlamıştır. ABD doğal kaynaklarının zenginliği, genç ve dinamik bir insan gücüne sahip olması nedeniyle 19. yüzyıl boyunca hızla sanayileşti. Ancak 1861-1865 yılları arasında çıkan Amerikan İç Savaşı ülkeyi parçalanma tehdidi altına soktu. Savaş kuzeydeki eyaletlerin başarısıyla sonuçlandı ve ABD tekrar hızlı bir gelişme dönemine girdi.
Kuzey ve Güney eyaletleri arasındaki Afrikalıların ve Afroamerikalıların köleleştirilmesine ilişkin uzlaşılmayan çatışma, nihayetinde Amerikan İç Savaşı'na yol açtı. 1860 seçimlerinde Cumhuriyetçi Abraham Lincoln'ın başkan seçilmesiyle birlikte kölelik yanlısı on üç koloni tek taraflı bağımsızlıklarını ilan etti ve Amerika Konfedere Devletleri'ni ("Güney" veya "Konfederasyon") kurdu, federal hükûmet ("Birlik") ise ayrılmanın yasadışı olduğunu savundu. Bu bölünmeyi sağlamak için ayrılıkçılar tarafından askerî harekât başlatıldı ve Birlik de aynı şekilde karşılık verdi. Takip eden savaş, Amerikan tarihinin en ölümcül askeri çatışması olacak ve yaklaşık 618.000 askerin yanı sıra birçok sivilin ölümüyle sonuçlanacaktı. Birlik, başlangıçta sadece ülkeyi bir arada tutmak için savaşıyordu. Bununla birlikte, 1863'ten sonra kayıplar arttı ve Lincoln'ın Özgürlük Bildirgesi'ni ilanından sonra Birlik tarafının bakış açısından savaşın ana amacı köleliğin kaldırılması oldu. Gerçekten de Birlik, Nisan 1865'te savaşı nihayetinde kazandığında, mağlup olan Güney'deki eyaletlerin her birinin, köleliği cezai işçilik dışında yasaklayan On Üçüncü Değişikliği onaylaması zorunlu kılındı. Siyahlar için vatandaşlık ve en azından teoride onlar için de oy hakkı sağlayan iki değişiklik daha onaylandı.
Savaştan sonra yeniden yapılanma ciddi bir şekilde başlatıldı. Başkan Lincoln'ın, Birlik ile eski Konfederasyon arasındaki dostluğu ve bağışlamayı teşvik etmeyi çalışması sırasında 14 Nisan 1865'te uğradığı suikast, Kuzey ve Güney arasındaki ilişkileri yeniden bozdu. Federal hükûmetteki Cumhuriyetçiler, Güney'in yeniden inşasını denetlemeyi ve Afroamerikalıların haklarını sağlamayı hedef edindiler. 1876 başkanlık seçimlerinin sonucunu Demokratlara kabul ettirmek için Cumhuriyetçilerin, Güney'deki Afroamerikalıların haklarını korumayı bırakmaktan vazgeçtiği 1877 Uzlaşması'na kadar bu durum sürdü.
Kendilerini "Kurtarıcılar" olarak adlandıran Güneyli beyaz Demokratlar, Yeniden Yapılanma'nın sona ermesinden sonra Güney eyaletlerinde yönetime gelerek Amerikan ırk ilişkilerinin en eski konumundan yönetime başladılar. 1890'dan 1910'a kadar Kurtarıcılar, bölgedeki çoğu siyahı ve bazı yoksul beyazları haklarından mahrum eden Jim Crow yasalarını oluşturdular. Siyahlar ülke çapında, özellikle de Güney'de ırkçılıkla karşı karşıya kalacaktı. Ayrıca zaman zaman linç de dahil olmak üzere kanunsuz şiddete maruz kaldılar.
Kuzeydeki kentleşme ve Güney ve Doğu Avrupa'dan gelen emsalsiz göçmen akını, ülkenin sanayileşmesi için bir iş gücü fazlası oluşturdu ve kültürün dönüşümünü sağladı. Telgraf ve kıtalararası demiryolları da dahil olmak üzere ulusal altyapı, ekonomik büyümeyi ve gelişmeyi ve Amerikan Vahşi Batı'sına daha fazla yerleşimi teşvik etti. Daha sonra ampulün ve telefonun icadı da iletişimi ve kentsel yaşamı etkileyecektir.
Mississippi Nehri'nin batısındaki Kızılderili Savaşları 1810'dan en az 1890'a değin sürdü. Bu çatışmaların çoğu Yerli Amerikalıların arazilerinin kontrol edilmesi ve öz yönetime sahip Kızılderili rezervleri kurularak sınırlandırılması ile sonuçlandı. Ek olarak, 1830'lardaki Gözyaşı Yolu, Kızılderilileri zorla yeniden yerleştiren Kızılderili Tehcir Yasası'na örnek oluşturdu. Bu, mekanik ekim arazilerini daha da genişleterek uluslararası pazarlar için sermaye fazlasını artırdı. Anakara genişlemesi, 1867'de Alaska'nın Rusya'dan satın alınması ile de arttı. 1893'te Hawaii'deki Amerikan yanlısı unsurlar Hawaii monarşisini devirdi ve ABD'nin 1898'de ilhak ettiği Hawaii Cumhuriyeti'ni kurdu. Porto Riko, Guam ve Filipinler, İspanya-Amerika Savaşı'nın ardından aynı yıl İspanya tarafından terk edildi. Amerikan Samoası, İkinci Samoa İç Savaşı'nın sona ermesinden sonra 1900 yılında Amerika Birleşik Devletleri tarafından satın alındı. Amerikan Virjin Adaları 1917'de Danimarka'dan satın alınmıştır.
19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarındaki hızlı ekonomik gelişme, birçok önde gelen sanayicinin yükselişini destekledi. Cornelius Vanderbilt, John D. Rockefeller ve Andrew Carnegie gibi iş adamları ülkenin demiryolu, petrol ve çelik endüstrilerinde ilerlemesine öncülük etti. Bankacılık, J. P. Morgan'ın kilit bir rol oynamasıyla ekonominin önemli bir parçası haline geldi. Amerikan ekonomisi şaha kalkarak dünyanın en büyük ekonomisi haline geldi. Bu dramatik değişikliklere toplumsal huzursuzluk ve popülist, sosyalist ve anarşist hareketlerin yükselişi eşlik etti. Bu dönem, nihayetinde, kadınların oy hakkı, alkol yasağı, tüketim mallarının düzenlenmesi ve rekabeti sağlamak ve işçilerin çalışma koşullarına dikkat etmek için daha fazla antitröst önlemler dahil olmak üzere önemli reformların yapıldığı İlerici Dönem'in ortaya çıkmasıyla sona erdi.
Amerika Birleşik Devletleri, I. Dünya Savaşı'nın 1914'te patlak vermesinden 1917 tarihine değin tarafsızlığını sürdürdü. 1917'de İtilaf Devletleri'nin yanında savaşa katılarak savaşın gidişatının değişmesinde önemli rol oynadı. 1919'da Başkan Woodrow Wilson, Paris Barış Konferansı'nda diplomatik bir rol üstlendi ve ABD'nin Milletler Cemiyeti'ne katılmasını şiddetle savundu. Ancak Senato bunu kabul etmeyi reddetti ve Milletler Cemiyeti'ni kuran Versay Antlaşması'nı onaylamadı.
1920'de kadın hakları hareketi, kadınlara oy hakkı tanıyan bir anayasa değişikliğini kabul etti. 1920'ler ve 1930'lar, kitle iletişimi için radyonun yükselişine ve ilk televizyonun icadına tanık oldu. Kükreyen Yirmilerin refahı, 1929 Wall Street iflası ve Büyük Buhran'ın başlamasıyla sona erdi. Franklin D. Roosevelt, 1932'de başkan seçildikten sonra bu duruma New Deal ile çözüm bulmaya çalıştı. Milyonlarca Afroamerikalının Güney Amerika'dan Büyük Göçü I. Dünya Savaşı'ndan önce başladı ve 1960'lara kadar sürdü; 1930'ların ortalarındaki Dust Bowl ise birçok çiftçi topluluğunu yoksullaştırdı ve yeni bir batı göçü dalgasına neden oldu.
İlk başta II. Dünya Savaşı sırasında etkili bir şekilde tarafsızlığını koruyan ABD, Mart 1941'de Lend-Lease programı aracılığıyla Müttefik Devletler'e malzeme sağlamaya başladı. 7 Aralık 1941'de Japonya İmparatorluğu Pearl Harbor'a sürpriz bir saldırı başlattı ve bu olay ABD'nin Mihver Devletleri'ne karşı Müttefik Devletler yanında savaşa katılmasıyla sonuçlandı. Ertesi yıl yaklaşık 120.000 Japon asıllı Amerikan vatandaşı koruma altına alındı. Japonya önce ABD'ye saldırmış olsa da, ABD yine de "önce Avrupa" savunma politikasını izledi. ABD böylece büyük Asya kolonisi Filipinler'i askerî birliklerinin desteksiz kaldığı Japon işgaline ve ilhakına karşı kaybedilen bir mücadele sonucunda terk etti. Savaş sırasında Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Sovyetler Birliği ve Çin ile birlikte savaş sonrası dünyayı planlamak için bir araya gelen "Dört Güçten" biriydi. Ülke yaklaşık 400.000 askerî personelini kaybetse de savaştan nispeten daha az zararla çıktı ve daha da büyük bir ekonomik ve askeri etkiye sahip oldu.
Amerika Birleşik Devletleri, yeni uluslararası finans kurumları ve Avrupa'nın savaş sonrası yeniden yapılanması konusunda anlaşmalar imzalanan Bretton Woods ve Yalta konferanslarında öncü bir rol oynadı. Avrupa'daki savaş Müttefiklerin zaferiyle sonuçlandığında, 1945'te San Francisco'da düzenlenen uluslararası bir konferans, savaştan sonra aktif hale gelen Birleşmiş Milletler Antlaşması'nı ortaya koydu. Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya daha sonra tarihin en büyük deniz savaşında, Leyte Körfezi Muharebesi'nde birbirleriyle savaştı. Amerika Birleşik Devletleri ilk nükleer silahları geliştirdi ve Ağustos 1945'te Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki şehirlerinde kullandı; Japonlar 2 Eylül'de teslim oldular ve II. Dünya Savaşı sona erdi.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra, Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği, kapitalizm ve komünizm arasındaki ideolojik karşıtlıktan motivasyon alan Soğuk Savaş olarak bilinen dönemde güç, etki ve prestij için rekabet etti. Bir yanda ABD ve NATO müttefikleri, diğer yanda Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı müttefikleri Avrupa'nın askeri işlerini kontrol ettiler. ABD, komünist etkinin genişlemesine yönelik bir sınırlama politikası geliştirdi. ABD ve Sovyetler Birliği vekalet savaşlarına girerken ve güçlü nükleer cephaneler geliştirirken, iki ülke doğrudan askeri çatışmalardan kaçındı.
Birleşik Devletler sıklıkla Sovyet destekli olarak gördüğü Üçüncü dünya ülkelerindeki hareketlere karşı çıktı ve zaman zaman sol hükûmetlere karşı rejim değişikliği için doğrudan müdahalede bulundu, bazen de otoriter sağcı rejimleri destekledi. Amerikan birlikleri, 1950-1953 Kore Savaşı'nda komünist Çin ve Kuzey Kore güçleriyle savaştı. Sovyetler Birliği'nin 1957'de ilk yapay uyduyu fırlatması ve 1961'de ilk mürettebatlı uzay uçuşunu başlatması, 1969'da Amerika Birleşik Devletleri'nin Ay'a insan indiren ilk ulus olduğu bir "Uzay Yarışı"nı başlattı. Amerika Birleşik Devletleri giderek artan bir şekilde Vietnam Savaşı'na (1955-1975) dahil oldu ve 1965'te muharebe güçlerini artırdı.
ABD, bu sırada kendi topraklarında İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra sürekli bir ekonomik büyüme ve genel olarak ve özellikle orta sınıfta hızlı bir nüfus artışı yaşamıştı. Özellikle 1970'lerde kadınların işgücüne katılımındaki artıştan sonra, 1985'e gelindiğinde, 16 yaş ve üstü kadınların çoğunluğu istihdam edildi. Eyaletler Arası Otoyol Sisteminin inşası, ülkenin altyapısını takip eden on yıllar boyunca dönüştürdü. Milyonlarca insan çiftliklerden ve şehir merkezlerinden büyük banliyö konut projelerine taşındı. 1959'da Alaska ve Hawaii toprakları sırasıyla Birliğe kabul edilen 49. ve 50. eyalet olduğunda Birleşik Devletler resmi olarak Kıtasal ABD'nin ötesine geçti. Büyüyen Sivil Haklar Hareketi, Martin Luther King Jr.'ın önde gelen bir lider ve figüran haline gelmesiyle, ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı koymak için şiddetsizliği kullandı. 1968 tarihli Medeni Haklar Yasası ile sonuçlanan mahkeme kararları ve mevzuatın bir kombinasyonu, ırk ayrımcılığına son vermeye çalıştı. Bu arada, Vietnam savaşı karşıtlığı, Siyah Güç hareketi ve cinsel devrim fikirlerini benimseyen karşı kültür hareketi büyüdü.
"Yoksulluğa Karşı Savaş"ın başlatılması, gelir testi yapılmış Ek Beslenme Yardımı Programı, Çocuklu Ailelere Yardım ve sırasıyla yaşlılara ve yoksullara sağlık sigortası sağlayan iki program olan Medicare ve Medicaid'in oluşturulması da dahil olmak üzere, hakları ve refah harcamalarını genişletti.
1970'ler ve 1980'lerin başında stagflasyon başladı. ABD, Yom Kippur Savaşı sırasında İsrail'i destekledi; Buna karşılık, ülke OPEC ülkelerinden gelen bir petrol ambargosu ile karşı karşıya kaldı ve bu 1973 Petrol Krizini ateşledi. 1979'da Başkan Jimmy Carter, Mısır ve İsrail arasında bir barış anlaşmasına aracılık ederek, bir Arap ulusunun İsrail'in varlığını ilk kez tanıdığını işaret etti. Başkan Ronald Reagan, başa gelmesinden sonra ekonomik durgunluğa serbest piyasa odaklı reformlarla yanıt verdi. Yumuşama politikasının çöküşünün ardından, "sınırlama"yı terk etti ve Sovyetler Birliği'ne karşı daha agresif bir politika olan "Rollback" stratejisini başlattı. 1980'lerin sonu, Sovyetler Birliği ile ilişkilerde buzların çözülmesine tanık oldu ve SSCB'nin 1991'deki çöküşünün ardından Soğuk Savaş sona erdi. Bu, ABD'nin dünyanın baskın süper gücü olarak rakipsiz kalmasıyla tek kutupluluğu beraberinde getirdi.
Soğuk Savaş'tan sonra Ortadoğu'daki çatışma 1990'da Irak'ın ABD'nin müttefiki Kuveyt'i işgal ve ilhak etmesiyle bir krizi tetikledi. İstikrarsızlığın yayılmasından korkan Başkan George H. W. Bush, Ağustos ayında Irak'a karşı Körfez Savaşı'nı başlattı ve yönetti; Ocak 1991'e kadar 34 ulustan koalisyon güçleri tarafından yürütülen savaş, Irak güçlerinin Kuveyt'ten çıkarılması ve monarşinin yeniden kurulmasıyla sonuçlandı.
İlk başta ABD askeri savunma ağları şeklinde ortaya çıkan İnternet, 1990'larda uluslararası akademik platformlara ve ardından halka yayılarak küresel ekonomiyi, toplumu ve kültürü büyük ölçüde etkiledi. Dot-com balonu, istikrarlı para politikası ve azalan sosyal refah harcamaları nedeniyle 1990'lar modern ABD tarihindeki en uzun ekonomik genişlemeye sahne oldu. 1994'ten başlayarak ABD'nin Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'nı (NAFTA) imzalamasıyla ABD, Kanada ve Meksika arasındaki ticaretin artması sağlandı. ABD 1995 ve 1999 yıllarında NATO ülkelerinin yardımıyla Bosna Savaşı'na ve Kosova Savaşı'na müdahale etti.
11 Eylül 2001'de El Kaide örgütü mensubu uçak korsanları, New York City'deki Dünya Ticaret Merkezi'ne ve Washington DC yakınlarındaki Pentagon'a yolcu uçaklarıyla çarparak terör saldırısı düzenledi ve yaklaşık 3.000 kişiyi öldürdü. Buna karşılık, Başkan George W. Bush, 2001'den 2021'e kadar Afganistan'da yaklaşık 20 yıllık bir savaşı ve 2003-2011 Irak Savaşı'nı kapsayan Terörizmle Savaş'ı başlattı. 2011'de Pakistan'daki bir askeri operasyon sırasında Usame bin Ladin öldürüldü.
Uygun fiyatlı konutları teşvik etmek için tasarlanan hükûmet politikası, kurumsal ve düzenleyici yönetimdeki yaygın başarısızlıkların yanı sıra Federal Rezerv tarafından belirlenen ABD tarihinin en düşük faiz oranları 2006'da ABD'de konut balonuna yol açtı ve bu da ülkenin Büyük Buhran döneminden beri gördüğü en büyük ekonomik kriz olan 2007–2008 finansal krizi ve Büyük Durgunluk'a sebep oldu. Kriz sırasında, Amerikalıların sahip olduğu varlıklar, değerlerinin yaklaşık dörtte birini kaybetti. İlk Afroamerikan kökenli ABD başkanı olan Barack Obama, krizin ortasında 2008 yılında seçildi ve daha sonra krizin olumsuz etkilerini azaltmak ve tekrar etmemesini sağlamak amacıyla 2009 ekonomik teşvikinin Amerikan Kurtarma ve Yeniden Yatırım Yasasını, Dodd-Frank Wall Street Reformunu ve Tüketicinin Korunması Yasasını yürürlüğe koydu. 2010 yılında, Başkan Obama, Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık geçen elli yıl içindeki Sağlık hizmetlerine yönelik en kapsamlı reform olan Hasta Koruma ve Uygun Fiyatlı Bakım Yasası'nı hayata geçirme çabalarına öncülük etti.
2016 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Donald Trump 45. başkan seçildi ve bu sonuç Amerikan tarihindeki en büyük siyasi huzursuzluktan biri olarak görüldü. 2020 başkanlık seçimleriyle Demokrat Joe Biden 46. başkan seçildi. 6 Ocak 2021'de, görevi bırakan Başkan Trump'ın destekçileri, başkanlık Seçim Kurulu oy sayısını bozmak için başarısız bir çabayla Birleşik Devletler Kongre Binası'nı bastı.
Bitişik 48 eyalet ve Columbia Bölgesi 8.080.470 kilometrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Bu alanın 7,663,940 kilometrekarelik bitişik arazidir ve toplam ABD kara alanının %83.65'ini oluşturur.[53][54] Yaklaşık %15'i Kuzey Amerika'nın kuzeybatısındaki bir eyalet olan Alaska'da, geri kalanı ise Orta Pasifik'te bir eyalet ve takımada olan Hawaii'de ve Porto Riko, Amerikan Samoası, Guam, Kuzey Mariana Adaları ve ABD Virgin Adaları'ndan oluşan beş nüfuslu ancak şirketleşmemiş insular bölgesinde bulunmaktadır.[55] Sadece yüzölçümüyle ölçüldüğünde ABD, Rusya ve Çin'in ardından üçüncü sırada, Kanada'nın ise hemen önünde yer almaktadır.[56]
Amerika Birleşik Devletleri, toplam yüzölçümü (kara ve su) bakımından dünyanın üçüncü veya dördüncü en büyük ülkesi olup, Rusya ve Kanada'nın gerisinde ve neredeyse Çin'e eşittir. Sıralama, Çin ve Hindistan tarafından tartışmalı iki bölgenin nasıl sayıldığına ve ABD'nin toplam büyüklüğünün nasıl ölçüldüğüne bağlı olarak değişmektedir.[57]
Atlantik kıyı şeridinin kıyı ovası daha iç kesimlerde yerini yaprak döken ormanlara ve Piedmont'un inişli çıkışlı tepelerine bırakır.[58] Appalachian Dağları doğu sahilini Büyük Göller'den ve Orta Batı'nın otlaklarından ayırır.[59] Dünyanın en uzun dördüncü nehir sistemi olan Mississippi-Missouri Nehri, ülkenin kalbinden kuzey-güney doğrultusunda akmaktadır. Büyük Ovaların düz, verimli çayırları batıya doğru uzanır ve güneydoğuda bir yayla bölgesi ile kesintiye uğrar.[59]
Büyük Ovaların batısında yer alan Rocky Dağları, ülke boyunca kuzeyden güneye uzanır ve Colorado'da 4.300 metre üzerinde zirveye ulaşır.[60] Daha batıda kayalık Büyük Havza ve Chihuahua, Sonoran ve Mojave gibi çöller yer almaktadır.[61] Sierra Nevada ve Cascade sıradağları Pasifik kıyısına yakın uzanır ve her iki sıradağ da 4.300 metre daha yüksek rakımlara ulaşır. Bitişik Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en alçak ve en yüksek noktalar Kaliforniya eyaletindedir[62] ve aralarında sadece yaklaşık 135 km vardır.[63] Alaska'nın 6,190.5 m yüksekliğindeki Denali'si ülkenin ve Kuzey Amerika'nın en yüksek zirvesidir.[64] Aktif volkanlar Alaska'nın Alexander ve Aleutian Adaları'nda yaygındır ve Hawaii volkanik adalardan oluşur. Rockies'teki Yellowstone Ulusal Parkı'nın altında yatan süper volkan, kıtanın en büyük volkanik özelliğidir.[65]
Büyüklüğü ve coğrafi çeşitliliği ile Amerika Birleşik Devletleri, çoğu iklim tipini içermektedir. İklim, 100. meridyenin doğusunda kuzeyde nemli karasaldan güneyde nemli subtropikal iklime kadar değişir.[66]
100'üncü meridyenin batısındaki Büyük Ovalar yarı kuraktır. Amerika'nın batısındaki birçok dağlık bölgede alp iklim görülür. Büyük Havza'da kurak, Güneybatı'da çöl, Kaliforniya kıyılarında Akdeniz, Oregon ve Washington kıyılarında ve Güney Alaska'da okyanus iklimi görülür. Alaska'nın çoğu subarktik veya kutupsaldır. Hawaii ve Florida'nın güney ucunun yanı sıra Karayipler ve Pasifik'teki toprakları tropikaldir.[67]
Meksika Körfezi'ne kıyısı olan eyaletler kasırgalara yatkındır ve dünyadaki hortumların çoğu ülkede, özellikle de Orta Batı ve Güney'deki Tornado Alley bölgelerinde meydana gelir.[68] Genel olarak, Amerika Birleşik Devletleri dünyadaki diğer tüm ülkelerden daha fazla yüksek etkili aşırı hava olaylarına maruz kalmaktadır.[69]
ABD'de aşırı hava koşulları daha sık görülmeye başlanmış ve 1960'lara kıyasla üç kat daha fazla sıcak hava dalgası rapor edilmiştir. Bitişik 48 eyalette kaydedilen en sıcak on yılın sekizi 1998'den bu yana gerçekleşmiştir. Amerika'nın güneybatısında kuraklıklar daha kalıcı ve daha şiddetli hale gelmiştir.[70]
ABD, çok sayıda endemik tür içeren 17 mega çeşitliliğe sahip ülkeden biridir: Amerika Birleşik Devletleri ve Alaska'da yaklaşık 17.000 damarlı bitki türü bulunur ve Hawaii'de 1.800'den fazla çiçekli bitki türü bulunur, bunların çok azı anakarada görülür.[72] Amerika Birleşik Devletleri 428 memeli, 784 kuş, 311 sürüngen, 295 amfibi[73] ve 91.000 böcek türüne ev sahipliği yapmaktadır.[74]
Ulusal Park Hizmeti tarafından yönetilen 63 ulusal park ve federal olarak yönetilen yüzlerce başka park, orman ve vahşi doğa alanı bulunmaktadır.[75] Toplamda hükûmet, çoğunluğu batı eyaletlerinde olmak üzere[76] ülke topraklarının yaklaşık %28'ine sahiptir.[77] Bu arazinin çoğu koruma altındadır, ancak bir kısmı petrol ve gaz sondajı, madencilik, tomrukçuluk veya sığır çiftçiliği için kiralanmıştır ve yaklaşık %0.86'sı askeri amaçlarla kullanılmaktadır.[78][79]
Çevresel konular arasında petrol ve nükleer enerji tartışmaları, hava ve su kirliliğiyle mücadele, vahşi yaşamı korumanın ekonomik maliyetleri, ağaç kesimi ve ormansızlaşma[80][81] ve iklim değişikliği yer almaktadır.[82][83] En önde gelen çevre ajansı, 1970 yılında başkanlık emriyle kurulan Çevre Koruma Ajansı'dır (EPA).[84] Vahşi doğa fikri, Vahşi Doğa Yasası ile 1964 yılından bu yana kamu arazilerinin yönetimini şekillendirmiştir.[85] Tehlike Altındaki Türler Yasası (1973), Amerika Birleşik Devletleri Balık ve Yaban Hayatı Servisi tarafından izlenen tehdit ve tehlike altındaki türleri ve yaşam alanlarını korumayı amaçlamaktadır.[86]
2020 yılı itibarıyla ABD, Çevresel Performans Endeksi'nde ülkeler arasında 24. sırada yer almaktadır.[87] Ülke, 2016 yılında iklim değişikliğine ilişkin Paris Anlaşması'na katılmıştır ve başka birçok çevresel taahhüdü bulunmaktadır.[88] Paris Anlaşması'ndan 2020'de çekilmiş[89] ancak 2021'de yeniden katılmıştır.[90]
Amerika Birleşik Devletleri 50 eyaletten meydana gelen bir federal birliktir. Ulusal hükûmetin merkezi, Washington, DC'dir. Anayasa, ulusal hükûmetin bünyesinin ana hatlarını tespit eder. Yetkileri ile faaliyetlerini belirtir. Kendine has anayasa ve yetkilere sahip olan her eyalet de öteki işlerden sorumludur. Her eyalet; yönetim bakımından şehir, kasaba, nahiye ve köylere ayrılmıştır ve her eyaletin seçimle gelen kendi valisi vardır.
Amerika'da hükûmet, halk hükûmetidir; halk tarafından kurulur. Kongre üyeleri, başkan, eyalet yetkilileri, kasaba ve şehirleri yönetenler halk tarafından seçilir. Hâkimler de, doğrudan halk tarafından seçilir ya da seçilmiş yetkililer tarafından tayin edilir. Kamu görevlileri, görevlerini iyi yapmadıkları ya da kanunları ciddi bir şekilde ihlal ettiklerinde görevden uzaklaştırılabilirler.
Anayasa, kişilerin hak ve özgürlüklerini güvence altına almaktadır. Bu hak ve özgürlükler, 1791'de anayasaya eklenen ve İnsan Hakları Beyannamesi adı verilen ilk on değişiklikte belirtilmektedir.
Anayasa, hükûmetin yetkilerini üçe ayırmıştır: Başında başkan olan yürütme, Senato ve Temsilciler Meclisi olmak üzere kongrenin her iki kanadını ihtiva eden yasama ve başta yüksek mahkeme olmak üzere yargı. Anayasa, her birinin yetkisini sınırlamakta ve birinin gereğinden fazla yetki sahibi olmasını engellemektedir.
Eyalet hükûmetlerinde de sistem, federal hükûmet sisteminin hemen hemen aynısıdır. Genelde ülke yönetiminde Cumhuriyetçiler üstündür. 1993-2001 yılları arasında Demokratlar hem Temsilciler meclisinde hem de Beyaz Saray'da üstünlük kurdular. 2001 ve 2004 seçimlerinde kazanan Cumhuriyetçiler oldu. 2004 seçimlerinde sonuçlar şöyleydi; Cumhuriyetçiler: 232, Demokratlar: 202, Bağımsız: 1. 2006 seçimlerinde ise çoğunluk Demokratlardaydı; Demokratlar: 232, Cumhuriyetçiler: 202. Temsilciler Meclisi başkanlığına Demokrat Nancy Pelosi seçildi.
Her eyalette yürütme kuvvetinin başında bir vali vardır. Eyalet hükûmetleri düzeni koruma, çocuk ve gençlerin eğitimi, yol inşaatı gibi işlere bakar. Federal hükûmet; ulusal, uluslararası ve birden fazla eyaleti ilgilendiren meselelerle uğraşır. Vatandaşların günlük hayatını etkileyen kanunlar, şehir ve kasabalardaki polis teşkilatı tarafından uygulanır. FBI olarak bilinen Federal Soruşturma Bürosu; eyalet sınırlarını geçen suçluları, federal kanunlara aykırı hareket edenleri araştırır.[kaynak belirtilmeli]
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı, genel seçimle dört yıllık bir süre için seçilir. Seçilen Başkan, sürenin sonunda bir devre daha seçilebilir. Başkanın aday olabilmesi için Amerika'da doğmuş olması, en az 14 yıl Amerika'da ikamet etmiş olması ve yaşının en az otuz beş olması gerekir. Yılda 200.000 dolar üzerinde maaş ve ilaveten masrafları için de 50.000 dolar alır; fakat bunların toplamı üzerinden gelir vergisi öder. Ayrıca seyahat ve misafir ağırlama masrafı olarak vergiye tabi olmayan 100.000 dolar alır.[kaynak belirtilmeli]
Başkan, kongre tarafından onaylanmış bir kanun tasarısını veto eder ya da bunu imzalamayı reddederse; kongrenin her iki kanadı tarafından üçte iki oyla alınan bir karar bu vetoyu hükümsüz kılar ve tasarı kanunlaşır. Başkan; federal hâkimleri, büyükelçileri, yüzlerce hükûmet yetkilisini tayin eder. Başkanın ölmesi, istifa etmesi ya da kalıcı olarak sakatlanması hâlinde görevi seçime kadar başkan yardımcısı yürütür.[kaynak belirtilmeli]
Birleşik Amerika Anayasası uyarınca, görev süresi tamamlanmamış bir Başkan, ancak görevi kötüye kullandığı iddiasının yeterli delile dayanılarak, Temsilciler Meclisinde üyelerin üçte iki çoğunluğunun tasdik etmesi ile görevden alınabilir. Bugüne kadar yalnız bir Amerikan Başkanı görevi kötüye kullanmakla suçlanmıştır. O da 1868'de muhakeme edilerek beraat eden Andrew Jackson'dır. Ancak 1974'te başkan Richard Nixon dâhil, yüksek makamda birçok yetkilinin karıştığı seçim kampanyasında kanun dışı para toplama olayı mahkemeye intikal etti. Watergate olarak adlandırılan bu olayda Nixon, mahkemeye çıkmadan istifa etti ve yerine Gerald Ford geçti.
Yasama kolu olan Kongre; Senato ve Temsilciler Meclisi'nden meydana gelir. Senatörler 6 yıl, Temsilciler Meclisi üyeleri ise iki yıl için seçilirler. Senatör ve Temsilciler aday olmak istedikleri sürece tekrar seçilebilirler.
Elli eyaletin her biri, Kongreye iki senatör gönderir. Senatonun üçte biri, her iki yılda bir seçilir. Senatör seçilmek için adayın otuz yaşını doldurması ve seçilmesinden en az dokuz yıl önce Amerikan vatandaşı olmuş bulunması şarttır.
Temsilciler Meclisinin 435 üyesi vardır. Her eyalet, kendi nüfus oranına göre belli sayıda üyeye sahiptir. Eyaletler aşağı yukarı eşit nüfuslu seçim bölgelerine ayrılır ve her bölgenin seçmenleri Kongreye bir temsilci üye seçer. Bir üyenin en az yirmi beş yaşında ve en az yedi yıllık Amerikan vatandaşı olması gerekir.
Bir tasarının kanun olabilmesi için hem Senato hem de Temsilciler Meclisi tarafından tasdik edilmesi gerekir.
50 eyaletin her biri, egemenliği federal hükûmetle paylaştığı bir coğrafi bölge üzerinde yargı yetkisine sahiptir. Bunlar ilçelere veya ilçe eşdeğerlerine ve daha sonra da belediyelere bölünmüştür. Columbia Bölgesi, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkenti olan Washington şehrini içeren federal bir bölgedir.[91] Her eyaletin Kongre'deki temsilci ve senatör sayısına eşit miktarda başkanlık seçmeni vardır ve Columbia Bölgesi'nin üç seçmeni vardır.[92] Birleşik Devletler'in bölgelerinde başkanlık seçmeni bulunmadığından, bu bölgelerdeki insanlar başkan için oy kullanamazlar.[93]
Vatandaşlık, tüm eyaletlerde, Columbia Bölgesi'nde ve Amerikan Samoası hariç tüm büyük ABD topraklarında doğumla verilir.[94][95] Amerika Birleşik Devletleri, eyaletlerin egemenliği gibi Amerikan Kızılderili uluslarının sınırlı kabile egemenliğini gözetmektedir. Amerikan Kızılderilileri ABD vatandaşıdır ve kabile toprakları ABD Kongresi ve federal mahkemelerin yargı yetkisine tabidir. Eyaletler gibi kabilelerin de bazı özerklik kısıtlamaları vardır. Savaş yapmaları, kendi dış ilişkilerini yürütmeleri ve bağımsız para basmaları ya da ihraç etmeleri yasaktır.[96] Kızılderili rezervasyonları genellikle bir eyalet içinde yer alır, ancak eyalet sınırlarını aşan 12 rezervasyon vardır.[97]
Amerika Birleşik Devletleri'nin yerleşik bir dış ilişkiler yapısı vardır ve 2019 yılında dünyanın en büyük ikinci diplomatik teşkilatına sahip olmuştur.[98] Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesidir[99] ve Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'ne ev sahipliği yapmaktadır.[100] Amerika Birleşik Devletleri aynı zamanda G7,[101] G20,[102] ve OECD hükûmetler arası örgütlerinin de bir üyesidir.[103] Neredeyse tüm ülkelerin büyükelçilikleri ve birçoğunun da ülkede konsoloslukları (resmi temsilcileri) bulunmaktadır. Aynı şekilde, İran,[104] Kuzey Kore,[105] ve Bhutan dışında neredeyse tüm ülkelerin ABD ile resmi diplomatik misyonları bulunmaktadır.[106] Tayvan'ın ABD ile resmi diplomatik ilişkileri olmamasına rağmen, gayri resmi de olsa yakın ilişkiler sürdürmektedir. Amerika Birleşik Devletleri ayrıca Tayvan'a düzenli olarak askeri teçhizat tedarik etmektedir.[107]
Amerika Birleşik Devletleri'nin Birleşik Krallık ile "Özel İlişkisi"[108] ve Kanada,[109] Avustralya,[110] Yeni Zelanda,[111] Filipinler,[112] Japonya,[113] Güney Kore,[114] İsrail,[115] ve bazı Avrupa Birliği ülkeleriyle (Fransa, İtalya, Almanya, İspanya ve Polonya) güçlü bağları bulunmaktadır.[116] ABD, askeri ve ulusal güvenlik konularında NATO müttefikleriyle ve Amerikan Devletleri Örgütü ve ABD-Meksika-Kanada Serbest Ticaret Anlaşması aracılığıyla Amerika kıtasındaki ülkelerle yakın işbirliği içindedir. Güney Amerika'da Kolombiya geleneksel olarak ABD'nin en yakın müttefiki olarak kabul edilir.[117][118] ABD, Serbest Ortaklık Anlaşması aracılığıyla Mikronezya, Marshall Adaları ve Palau için tam uluslararası savunma yetkisi ve sorumluluğu kullanmaktadır.[119] Rusya'nın 2014 yılında Kırım'ı ilhak etmesi ve 2022 yılında Ukrayna'yı işgale başlamasından bu yana ABD, Ukrayna'nın kilit bir müttefiki haline gelmiş ve bu süreçte Rusya ile ilişkileri önemli ölçüde bozulmuştur.[120] ABD'nin de Çin ile ilişkileri bozulmuş ve Tayvan ile yakınlaşmıştır.[121][122][123]
ABD başkanı, Amerika Birleşik Devletleri Silahlı Kuvvetlerinin başkomutanıdır ve ordunun liderlerini, savunma bakanını ve Genelkurmay Başkanlarını atar. Merkezi Washington, DC yakınlarındaki Pentagon'da bulunan Savunma Bakanlığı, Ordu, Deniz Piyadeleri, Deniz Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri ve Uzay Kuvvetleri'nden oluşan altı hizmet kolundan beşini yönetiyor. Sahil Güvenlik, barış zamanında İç Güvenlik Bakanlığı tarafından yönetilir ve savaş sırasında Deniz Kuvvetleri Departmanına devredilebilir.[124] Amerika Birleşik Devletleri 2019'da ordusuna 649 milyar dolar harcadı, bu da küresel askeri harcamaların %36'sını oluşturuyor. GSYİH'nin %4,7'si ile bu oran, Suudi Arabistan'dan sonra tüm ülkeler arasında ikinci en yüksek orandı.[125] Ayrıca dünyanın nükleer silahlarının %40'ından fazlasına sahiptir, bu sayıda Rusya'dan sonra ikinci en büyük nükleer silah sayısı anlamına gelmektedir.[126]
2019'da ABD Silahlı Kuvvetlerinin altı şubesinin tamamı 1,4 milyon personelin aktif görevde olduğunu bildirdi. Yedekler ve Ulusal Muhafızlar toplam asker sayısını 2,3 milyona çıkardı.[127] Savunma Bakanlığı da müteahhitler hariç yaklaşık 700.000 sivil istihdam etti.[128] Amerika Birleşik Devletleri'nde askerlik hizmeti isteğe bağlıdır, ancak savaş zamanında Seçici Hizmet Sistemi aracılığıyla zorunlu askerlik yapılabilir.[129] Amerika Birleşik Devletleri, Çin Halk Kurtuluş Ordusu ve Hindistan Silahlı Kuvvetleri'nden sonra dünyanın en büyük üçüncü birleşik silahlı kuvvetlerine sahiptir.
Bugün, Amerikan kuvvetleri, Hava Kuvvetlerinin geniş nakliye uçakları filosu, Donanmanın 11 aktif uçak gemisi ve Deniz Kuvvetleri ile denizde Deniz seferi birimleri ve Hava Kuvvetleri nakliye uçakları tarafından konuşlandırılan Ordunun XVIII Hava İndirme Kolordusu ve 75. Korucu Alayı tarafından hızla konuşlandırılabilir. Hava Kuvvetleri, stratejik bombardıman filosu aracılığıyla dünyanın dört bir yanındaki hedefleri vurabilir, Amerika Birleşik Devletleri genelinde hava savunmasını korur ve Ordu ve Deniz Piyadeleri kara kuvvetlerine yakın hava desteği sağlar.[130][131] Uzay Gücü, Küresel Konumlandırma Sistemini işletir, tüm uzay fırlatmaları için Doğu ve Batı Menzillerini işletir ve Amerika Birleşik Devletleri'nin Uzay Gözetleme ve Füze Uyarı ağlarını işletir.[132][133][134] Ordu, yurtdışında yaklaşık 800 üs ve tesis işletiyor[135] ve 25 yabancı ülkede 100'den fazla aktif görevli personel konuşlandırıyor.[136]
Amerika Birleşik Devletleri'nde yerelden federal düzeye kadar yaklaşık 18.000 polis teşkilatı bulunmaktadır.[137] Amerika Birleşik Devletleri'nde yasalar çoğunlukla yerel polis departmanları ve şerif ofisleri tarafından uygulanmaktadır. Eyalet polisi daha geniş kapsamlı hizmetler sunar ve Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ve ABD Marshals Service gibi federal kurumların sivil hakları, ulusal güvenliği korumak ve ABD federal mahkemelerinin kararlarını ve federal yasaları uygulamak gibi özel görevleri vardır.[138] Eyalet mahkemeleri çoğu hukuk ve ceza davasını yürütürken, federal mahkemeler belirlenmiş suçlara[139] ve eyalet ceza mahkemelerinden gelen temyiz başvurularına bakar.[140]
2020 itibarıyla, Amerika Birleşik Devletleri'nde kasıtlı cinayet oranı her 100.000 kişide 7'dir.[141] Dünya Sağlık Örgütü Ölüm Veritabanı'nın 2010 yılına ait kesitsel bir analizi, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki cinayet oranlarının "diğer yüksek gelirli ülkelere kıyasla 7,0 kat daha yüksek olduğunu ve bunun 25,2 kat daha yüksek olan silahla işlenen cinayet oranından kaynaklandığını" göstermiştir.[142]
Amerika Birleşik Devletleri dünyada belgelenmiş en yüksek hapsetme oranına ve en büyük cezaevi nüfusuna sahiptir.[143] 2019 yılında, bir yıldan fazla hapis cezasına çarptırılanlar için toplam cezaevi nüfusu 1.430.800'dür; bu da 100.000 kişi başına 419'luk bir orana karşılık gelmektedir ve 1995'ten bu yana en düşük seviyededir.[144] Prison Policy Initiative'in 2,3 milyon tahmini gibi bazı tahminler bu sayının daha yüksek olduğunu göstermektedir.[145] Çeşitli eyaletler, hükûmet politikaları ve tabandan gelen girişimler yoluyla cezaevi nüfuslarını azaltmaya çalışmıştır.[146]
Çoğu ülke idam cezasını kaldırmış olsa da,[147] Amerika Birleşik Devletleri'nde bazı federal ve askeri suçlar için ve 50 eyaletten 27'sinde ve bir bölgede yaptırım uygulanmaktadır.[148] Bu eyaletlerin birçoğunda cezanın uygulanmasına ilişkin, her biri eyalet valisi tarafından konulan moratoryumlar bulunmaktadır.[149][150][151] 1977'den bu yana 1.500'den[152] fazla infaz gerçekleştirilmiş olup, ABD Çin, İran, Suudi Arabistan, Irak ve Mısır'ın ardından dünyada en fazla infazın gerçekleştirildiği altıncı ülke olmuştur.[153] Ancak, yakın zamanda cezayı kaldıran birkaç eyaletle birlikte bu sayı ulusal çapta düşüş eğilimine girmiştir.[154]
Uluslararası Para Fonu'na göre, 22,7 trilyon dolarlık ABD gayri safi yurtiçi hasılası (GSYH), piyasa döviz kurları üzerinden gayri safi dünya hasılasının %24'ünü ve satın alma gücü paritesi (PPP) üzerinden gayri safi dünya hasılasının %16'sından fazlasını oluşturmaktadır.[158] 1983'ten 2008'e kadar ABD'nin reel bileşik yıllık GSYİH büyümesi %3,3 olurken, G7'nin geri kalanının ağırlıklı ortalaması %2,3 olmuştur.[159] Ülke, kişi başına düşen nominal GSYH'de dünyada beşinci,[160] kişi başına düşen GSYH ise yedinci sırada yer almaktadır. Ülke, en az 1900 yılından bu yana dünyanın en büyük ekonomisi konumundadır.[161]
Amerika Birleşik Devletleri, özellikle yapay zeka, bilgisayar, ilaç, tıbbi, havacılık ve askeri teçhizat alanlarında teknolojik açıdan en güçlü ve yenilikçi ülkedir.[162] Ülke ekonomisi, bol doğal kaynaklar, gelişmiş bir altyapı ve yüksek verimlilikle beslenmektedir.[163] Kaynaklar tahminlerinde farklılık gösterse de, 2019'da 44,98 trilyon ABD doları ile en yüksek ikinci toplam doğal kaynak değerine sahiptir.[164] Amerikalılar, OECD üyesi ülkeler arasında en yüksek ortalama hane halkı ve çalışan gelirine sahiptir.[165] 2010 yılında dördüncü en yüksek medyan gelirine sahipken, 2013 yılında altıncı en yüksek medyan hane gelirine sahip olmuşlardır.[166][167]
ABD doları uluslararası işlemlerde en çok kullanılan para birimidir ve ekonomisi, ordusu, petrodolar sistemi ve buna bağlı eurodolar ve büyük ABD hazine tahvilleri piyasası tarafından desteklenen dünyanın en önde gelen rezerv para birimidir.[156][168] Birçok ülke bunu resmi para birimi olarak kullanmaktadır ve diğerlerinde fiili para birimidir.[169][170] New York Menkul Kıymetler Borsası ve Nasdaq, piyasa değeri ve ticaret hacmi açısından dünyanın en büyük borsalarıdır.[171][172]
ABD'nin en büyük ticaret ortakları Çin, Avrupa Birliği, Kanada, Meksika, Hindistan, Japonya, Güney Kore, Birleşik Krallık ve Tayvan'dır.[173] ABD dünyanın en büyük ithalatçısı ve ikinci en büyük ihracatçısıdır.[174] USMCA da dâhil olmak üzere birçok ülke ile serbest ticaret anlaşması vardır.[175] ABD, 2019 Küresel Rekabet Edebilirlik Raporu'nda Singapur'un ardından ikinci sırada yer verildi.[176] Dünyanın en büyük 500 şirketinden 121'inin merkezi ABD'de bulunmaktadır.[177]
Ekonomisi post-endüstriyel bir gelişme düzeyine ulaşmış olsa da, Amerika Birleşik Devletleri endüstriyel bir güç olmaya devam etmektedir.[178] Daha küçük bir refah devletine sahiptir ve diğer yüksek gelirli ülkelerin çoğundan daha az geliri devlet eliyle yeniden dağıtmaktadır.[179] Amerika Birleşik Devletleri 2017 yılında 156 ülke arasında gelir eşitsizliğinde 41. sırada yer alırken,[180] gelişmiş ülkelerin geri kalanına kıyasla en yüksek gelir eşitsizliğine sahip ülke olmuştur.[181]
Amerika Birleşik Devletleri 19. yüzyılın sonlarından beri teknolojik yeniliklerde ve 20. yüzyılın ortalarından beri bilimsel araştırmalarda lider olmuştur. Değiştirilebilir parçalar üretme yöntemleri, 19. yüzyılın ilk yarısında ABD Savaş Departmanının Federal Silah fabrikaları tarafından geliştirildi. Bu teknoloji, makine takım endüstrisinin kurulmasıyla birlikte, 19. yüzyılın sonlarında ABD'nin büyük ölçekli dikiş makineleri, bisikletler ve diğer öğelerin imalatına sahip olmasını sağladı ve Amerikan üretim sistemi olarak tanındı. 20. yüzyılın başlarında fabrika elektrifikasyon ve montaj hattı ve diğer emek tasarrufu sağlayan tekniklerin ortaya çıkışı seri üretim sistemini yarattı.[182] 21. yüzyılda, Amerika Birleşik Devletlerinde araştırma ve geliştirme finansmanının yaklaşık üçte ikisi özel sektörden gelir.[183] Amerika Birleşik Devletleri, bilimsel araştırma makalelerinde ve etki faktörü konusunda dünyaya öncülük eder.[184][185]
1876'da Alexander Graham Bell ilk ABD telefon patentini aldı. Thomas Edison'un araştırma laboratuvarı, türünün ilk örneği olan fonografı, ilk uzun ömürlü ampulü ve ilk uygulanabilir film kamerasını geliştirdi.[186] Sonuncusu, dünya çapında eğlence endüstrisi ortaya çıkmasına neden oldu. 20. yüzyılın başlarında, Ransom E. Olds ve Henry Ford otomobil şirketleri montaj hattını popüler yaptılar. Wright kardeşler, 1903'te ilk sürekli ve kontrollü havadan ağır güçle çalışan uçuşu yaptılar.[187]
1920'lerde ve 30'larda faşizm ve Nazizm'in yükselişi, Albert Einstein, Enrico Fermi ve John von Neumann dahil olmak üzere birçok Avrupalı bilim insanının Birleşik Devletlere göç etmesine yol açtı.[188] II. Dünya Savaşı sırasında Manhattan Projesi nükleer silahlar geliştirerek Atom Çağı'nı başlatırken, Uzay Yarışı roketçilikte, malzeme bilimi ve havacılık'ta hızlı ilerlemeler sağladı.[189][190]
1950'lerde neredeyse tüm modern elektronikte önemli bir aktif bileşen olan transistör'ün icadı, birçok teknolojik gelişmeye ve ABD teknoloji endüstrisinde önemli bir genişlemeye yol açtı.[191] Bu da, Kaliforniya'daki Silikon Vadisi gibi ülke çapında birçok yeni teknoloji şirketinin ve bölgesinin kurulmasına yol açtı. Advanced Micro Devices (AMD) ve Intel gibi Amerikan mikroişlemci şirketlerinin yanı sıra Adobe Systems, Apple Inc., IBM, Microsoft ve Sun Microsystems gibi hem bilgisayar yazılım hem de donanımı şirketlerince sağlanan ilerlemeler kişisel bilgisayarı yarattı ve popüler yaptı. ARPANET, 1960'larda Savunma Bakanlığı gereksinimlerini karşılamak için geliştirildi ve İnternet'e evrilen gelişen ağlar serisi'nin ilki oldu.[192] Amerika Birleşik Devletleri, 2022'de Küresel Buluş Endeksi'nde İsviçre'den sonra ikinci sırada yer aldı.[193][194][195][196]
Dünya nüfusu'nun %4,24'ünü oluşturan Amerikalılar topluca dünyanın toplam servetinin %29,4'üne sahiptir ve bu, ülkeler arası en büyük yüzdedir.[197][198] Ayrıca 2020 itibarıyla 724 milyarder ve 10,5 milyon milyonerle dünyadaki milyoner'lerle ABD ayrıca milyarder sayısında ilk sıradadır.[199][200] 2019-2021 küresel SARS-CoV-2 pandemisi öncesinde, Credit Suisse, yaklaşık 18.6 milyon ABD vatandaşını 1 milyon doları aşan net değere sahip olarak listeledi.[201] Küresel Gıda Güvenliği Endeksi, Mart 2013'te gıda satın alınabilirliği ve genel gıda güvenliği açısından ABD'yi bir numarada sıraladı.[202] Amerikalılar ortalama konut ve kişi başına olarak AB sakinlerden iki katından çok yaşam alanları vardır.[203] 2017 yılı için Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Amerika Birleşik Devletleri'ni İnsani Gelişme Endeksi (HDI) ne ve eşitsizlik-ayarlı HDI (IHDI) 'ye göre 189 ülke arasında 13. sırada yer aldı.[204]
ABD'de zenginlik, gelir ve vergiler gibi yüksek oranda yoğunlaşmıştır; yetişkin nüfusun en zengin %10'u ülkenin hane halkı servetinin %72'sine sahipken, alt yarısı sadece %2'sine sahiptir.[206]
Federal Rezerv'e göre, en tepedeki %1, 2016'da ülke servetinin %38,6'sını kontrol ediyordu.[207] 2017'de Forbes, yalnızca üç kişinin (Jeff Bezos, Warren Buffett ve Bill Gates) nüfusun alt yarısından daha fazla paraya sahip olduğunu buldu.[208] OECD tarafından 2018 yılında yapılan bir araştırmaya göre, Birleşik Devletler, büyük ölçüde zayıf toplu pazarlık sistemi ve risk altındaki işçiler için hükûmet desteğinin olmaması nedeniyle, neredeyse diğer tüm gelişmiş ülkelerden daha fazla az gelirli işçi yüzdesine sahiptir.[209] Gelir elde edenlerin en üstteki yüzde biri olan üst sınıf, gelirin devlet transferleri hariç piyasa geliri olarak tanımlandığı 2009'dan 2015'e kadar elde edilen gelirlerin yüzde 52'sini oluşturdu.[210]
Yıllarca süren durgunluğun ardından, medyan hane geliri, iki yıl üst üste rekor büyümenin ardından 2016'da rekor seviyeye ulaştı. Ancak gelir eşitsizliği rekor seviyelerde kalmaya devam etmekte ve gelir kazananların beşte biri toplam gelirin yarısından fazlasını eve götürmektedir.[211]
En tepedeki yüzde birin aldığı 1976'da yüzde dokuz iken 2011'de yüzde 20'ye iki katına çıkan toplam yıllık gelir payındaki artış, gelir eşitsizliğini önemli ölçüde etkiledi[212] ve Amerika Birleşik Devletleri'ni OECD üyeleri arasında en geniş gelir dağılımlarından birisi yaptı.[213] Gelir eşitsizliğinin kapsamı ve önemi tartışma konusudur.[214][215][216]
Ocak 2019'da yaklaşık 567.715 korunaklı ve korumasız ABD'deki evsiz kişi vardı ve neredeyse bunların üçte ikisi acil durum barınağı ya da geçici konut programında kalıyordu.[217] 2007 seviyelerine göre yaklaşık %35 daha fazla olarak 2011'de 16.7 milyon çocuk gıda güvenliği olmayan hanelerde yaşıyordu, ancak yıl boyunca gıda alımı ya da yeme alışkanlıkları bozulmuş ve çoğu vaka kronik olmayan yalnızca 845.000 Amerikalı çocukta (%1.1) düşüş yaşandı.[218]
2018 Haziran itibarıyla 40 milyon kişi, yani ABD nüfusunun kabaca %12.7'si, 13.3 milyon çocuk da dahil olmak üzere yoksulluk içinde yaşıyordu. Yoksulların 18.5 milyonu derin yoksulluk içinde yaşıyordu (aile geliri yoksulluk eşiğinin yarısının altında) ve beş milyondan fazlası ise "Üçüncü Dünya' koşullarında" yaşıyordu.[219] 2017'de, yoksulluk oranlarına göre en düşük ve en yüksek olan ABD eyaletleri ya da bölgeleri sırasıyla New Hampshire (%7,6) ve Amerikan Samoası (%65) idi.[220][221][222]
COVID-19 pandemisi'nin neden olduğu ekonomik etki ve kitlesel işsizlik,[223] Aspen Enstitüsü tarafından yapılan ve 2020'nin sonuna kadar 30 ila 40 milyon insanın tahliye riski altında olduğunu gösteren analizle kitlesel tahliye krizi korkularını artırdı.[224]
Amerika Birleşik Devletleri'nin neredeyse tamamı standart hat olan demiryolu ağı dünyanın en uzun demiryolu ağıdır ve 293.564 km'yi aşmaktadır.[226] Amtrak tarafından dört eyalet dışında tüm eyaletlere sağlanan şehirlerarası yolcu hizmeti ile çoğunlukla yük taşır.[227] Ülkenin iç su yolları dünyanın en uzun beşinci su yoludur ve toplam 41.009 km'dir.[228]
Kişisel ulaşıma, 6,4 milyon kilometre uzunluğundaki kamuya açık yol ağında faaliyet gösteren otomobiller hakimdir.[229] Amerika Birleşik Devletleri dünyanın en büyük ikinci otomobil pazarına sahiptir[230] ve 1.000 Amerikalı başına düşen 816,4 araçla (2014) dünyada kişi başına düşen en yüksek araç sahipliğine sahiptir.[231] 2017 yılında, iki tekerlekli olmayan 255 milyon motorlu araç veya 1.000 kişi başına yaklaşık 910 araç düşmekteydi.[232]
Sivil havayolu sektörü tamamen özel sektöre aittir ve 1978'den bu yana büyük ölçüde serbestleştirilmiştir; büyük havalimanlarının çoğu ise kamuya aittir.[233] Taşınan yolcu sayısına göre dünyanın en büyük üç havayolu şirketi ABD merkezli olup, American Airlines 2013 yılında US Airways tarafından satın alındıktan sonra bir numara olmuştur.[234] Dünyanın en yoğun 50 yolcu havalimanından 16'sı Amerika Birleşik Devletleri'ndedir ve bunların arasında en yoğun olanı Hartsfield-Jackson Atlanta Uluslararası Havalimanı'dır.[235] En işlek elli konteyner limanından dördü Amerika Birleşik Devletleri'nde yer almaktadır ve bunların en işlek olanı Los Angeles Limanı'dır.[236]
Amerika Birleşik Devletleri, Birleşmiş Milletler Turizm Örgütünün verilerine göre 2019 yılında Dünya'nın en çok ziyaret edilen 3. ülkesi olmuştur.[237]
Irk/Etnik | |
---|---|
(2010 nüfus verilerine göre)[238] | |
Irka göre: | |
Beyaz | %72,4 |
Afroamerikan | %12,6 |
Asyalı | %4,8 |
Kızılderililer ve Alaska yerlileri | %0,9 |
Hawaii yerlileri ve Pasifik adalılar | %0,2 |
Diğerleri | %6,2 |
Melez (iki ya da daha fazla) | %2,9 |
Etniğe göre:[239] | |
Hispanik/Latin (herhangi bir ırk) | %16,3 |
Hispanik/Latin olmayan (herhangi bir ırk) | %83,7 |
Amerika Birleşik Devletleri Nüfus Sayım Bürosu, yaklaşık 11,2 milyon yasadışı göçmen de dâhil ülkenin nüfusunu 328.200.000 olarak tahmin eder.[240][241] 1900'lerde yaklaşık 76 milyon olan ABD nüfusu 20. yüzyılda neredeyse dört katına çıktı.[242] Çin ve Hindistan'dan sonra dünyanın en kalabalık üçüncü ülkesi olan ABD, büyük nüfus artışı beklenen ülkeler arasında büyük ve sanayileşmiş tek ülkedir.[243]
ABD'de 1000'de 13 olan doğum hızı, %35 olan dünya ortalamasının altındadır. Nüfus artışı hızı pozitif %0,9, birçok gelişmiş ülkeye göre daha yüksektir.[244] 2012 mali yılı içinde, bir milyondan fazla göçmene (çoğu aile birleşimi ile gelen) yasal ikamet hakkı verildi.[245] Meksika, 1965 Göç Yasasından beri yeni ikamet edenlerin önde gelen kaynağıdır. Çin, Hindistan ve Filipinler her sene gönderenler arasında ilk dörttedir.[246][247] Dokuz milyon Amerikalı homoseksüel, biseksüel ya da transseksüeldir, bu nüfusun en az yüzde dördüne eşittir.[248] 2010 yılında yapılan bir araştırmada erkeklerin yüzde yedisi ve kadınların yüzde sekizi kendini gey, lezbiyen ya da biseksüel olarak tanımlamıştır.[249]
Amerika Birleşik Devletleri büyük şehir ve merkezleri 2010 sayımı[252] | |||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Sıra | Şehir ismi | Eyalet | Nüfus | Sıra | Şehir ismi | Eyalet | Nüfus | ||
New York |
1 | New York | New York | 8.375.133 | 11 | Jacksonville | Florida | 861.784 | Chicago |
2 | Los Angeles | Kaliforniya | 3.992.621 | 12 | Indianapolis | Indiana | 850.445 | ||
3 | Chicago | Illinois | 2.895.598 | 13 | San Francisco | Kaliforniya | 835.235 | ||
4 | Houston | Teksas | 2.299.451 | 14 | Austin | Texas | 820.390 | ||
5 | Philadelphia | Pensilvanya | 1.726.006 | 15 | Columbus | Ohio | 797.033 | ||
6 | Phoenix | Arizona | 1.545.632 | 16 | Fort Worth | Teksas | 766.206 | ||
7 | San Antonio | Teksas | 1.427.407 | 17 | Charlotte | Kuzey Carolina | 751.424 | ||
8 | San Diego | Kaliforniya | 1.407.402 | 18 | Detroit | Michigan | 743.777 | ||
9 | Dallas | Teksas | 1.297.816 | 19 | El Paso | Teksas | 689.121 | ||
10 | San José | Kaliforniya | 1.005.942 | 20 | Memphis | Tennessee | 676.889 |
ABD bir göçmen ülkesidir. Göçmenler tarafından kurulmuş ve geliştirilmiştir. Hâlâ dünyanın en çok göç alan ülkelerinden birisidir. Amerika Birleşik Devletleri'nin 4 Temmuz 1776'daki bağımsızlığından hemen önce nüfus yaklaşık 2,5 milyon kadardı (%95 Beyaz Avrupalı, %5 Siyahi Afrikalı). Bu beyaz nüfusta en büyük pay Almanların ve İskandinav ülkelerinindir (İsveç, Norveç, Danimarka). Bu uluslar ilk 3 grubu oluşturmaktaydı (dinî olarak %98 Protestan, %2 Katolik). 1620-1770 yılları arasında bu ilk gelenler karşılıklı evlilikler ve din birliği sayesinde bugün Beyaz Amerikalı denilen (WASP: White, Anglo-Saxon, Protestant yani Beyaz, Anglosakson, Protestan), Amerikan ulusunun politikada ve iş dünyasında hâkim konumda olan ana çekirdeğini oluşturdular. 1961-1963 yılları arasında başkanlık yapan Katolik John F. Kennedy ve 2009-2017 yılları arasında başkanlık yapan Afroamerikalı Barack Obama hariç bütün ABD başkanları bu gruba dâhildir.[253]
Günümüz ABD'sinde yaşayan siyahilerin (Afroamerikalılar) çoğu Amerika'ya getirilen kölelerin soyundan gelmektedir.
1870-1920 yılları arası 2. göç dalgasının oluştuğu yıllardır. Bu yıllarda yukarıda adı geçen devletlerden göçler devam etmektedir; fakat yoğunluk Katolik ve Ortodoks Avrupalılara (İtalyanlar, Yunanlar, Gürcüler, Ermeniler, Ruslar, Lehler, Avusturya-Macaristan, Sırplar) ve İrlandalılara kaymıştır. 1880 yılında nüfus 60 milyona yaklaşmıştır (1950'de %86 Beyaz Avrupalı, %9 Siyahi Afrikalı, %3 Hispanik (Latin Amerikalı); dinî olarak ise %74 Protestan, %20 Katolik, %3 Musevi, %2 Ortodoks ve %1 Budist). ABD'nin nüfusu 1935'te 100 milyona, 1970'te 200 milyona, 2005'te ise 300 milyona ulaşmıştır.
3. göç dalgası 1970'lerin sonunda başlamıştır ve hâlen sürmektedir. Bu göç dalgası daha çok çeşitlilik göstermektedir. Asya'dan, Ortadoğu'dan, eski komünist ülkelerden, Latin ülkelerinden -özellikle Meksika ve Karayipler'den- gelen yoğun Hispanik-Latin Amerikalı göçüdür (yılda yaklaşık 800.000 ila 1,5 milyon arası).
2006 sayımına göre nüfusu 1 milyon ya da üzerinde olan 32 tane grup vardır. 2010 sayımına göre nüfusun çoğunluğu (%63,7) beyaz ve Avrupalı, %16,4'ü Hispanik-Latin Amerikalıdır. Nüfusun %12,2'si Siyahi Afrikalı, %4,7'si Asya kökenli, %0,7'si Amerikan yerlisi, %0,2'si Pasifik adaları yerlisi, %1,9'u melez ve %0,2'si diğer ırklardandır.
1864 yılında Amerika Birleşik Devletleri Hükûmeti Navahoları zorla göç (tehcir) ettirmiş ve onlara etnik temizlik uygulamaştır. Şimdiki Arizona'dan (O zamanki New Mexico Topraklarından) New Mexico'nun doğusuna geleneksel Navaho yurtluğu olan Dinétah'tan oldukça uzağa asker gözetiminde silah zoruyla yaptırılmıştır. 1864 baharında erkek, kadın ve çocuklardan oluşan 9.000 kadar Navahonun silah zoruyla başlayan 480 km lik yürüyüşü Fort Sumner, New Mexico'ya kadar sürmüş ve Bosque Redondo'da gözaltına alınmalarıyla bitmiştir.
Diller (2007) | |
---|---|
İngilizce | 223 milyon |
İspanyolca | 34,5 milyon |
Çince | 2,5 milyon |
Fransızca | 2,0 milyon |
Tagalogca | 1,5 milyon |
Vietnamca | 1,2 milyon |
Almanca | 1,1 milyon |
Amerika Birleşik Devletleri'nin federal düzeyde resmî dili yoktur. Ancak ülkede en çok kullanılan dil İngilizcedir (Amerikan İngilizcesi). 2010 yılında 5 yaşın üzerinde olan, yaklaşık olarak 230 milyon kişi diğer bir deyişle nüfusun %80'i evlerinde sadece İngilizce konuşmaktadır, bunu %12 ile İspanyolca takip etmektedir. En az 28 eyalette bazı Amerikalılar İngilizcenin resmi dil olmasını savunmaktadırlar.[254]
Hawaii'de eyalet anayasasına göre Hawaii dili ve İngilizce ortak resmi dillerdir.[255]
İspanyolcanın kullanımı ise Meksika ve Küba'dan gelen göçmenler nedeniyle son yıllarda belli kollarda arttı. Louisiana eyaletinde ise Fransızca kullanılır; çünkü Fransız sömürgeleri burada kurulmuştur.
Amerika Birleşik Devletleri'nin laikliği orijinal bir devlet ve din ayrılığı ortaya çıkarmıştır. İkisi de bağımsızdır. Bu, başkan ve Kongre üyelerinin göreve başlarken dinî yemin etmelerini engellemediği gibi, anayasada "Kongre üyeleri hiçbir dinî kurum lehine kanun yapamazlar" hükmü bulunur.
Amerika Birleşik Devletleri laik bir ülkedir ancak Fransız laikliğinden farklı bir dini yapısı vardır. Din ve devlet iki ayrı saygın yapıdır. Resmî işlerde İncil üzerine yemin etmek, "Tanrı Amerika'yı korusun" duası Amerika Birleşik Devletleri'nde dine veya devlete ilişkin bir zaaf oluşturmaz, iki alan birbirine müdahale etmez.
John Kennedy 1960'ta başkan adayıyken Houston, Teksas'ta yaptığı bir konuşmada "Ben Katolik bir başkan adayı değilim. Kamu işlerinde kilisem adına konuşmam, kilise de benim adıma konuşmaz." demiştir.
Amerika Birleşik Devletleri'nde yüzdesel olarak; %65 Hristiyan (%40 Protestan, %20 Katolik, %5 Diğer), %30 Dinsiz, %2 Yahudi, %1 Müslüman, %1 Budist ve %1 Diğer dinlerden insan yaşamaktadır.[256]
Büyüklük olarak
Katolikler, Baptistler, Bağımsız Protestanlar, Metodistler (Wesleyanlar), Pentikostallar, Lutheryanlar, Presbiteryenler/Kalvinistler (Reformistler), Mormonlar, Stone-Champell restorasyoncuları, Episkopallar/Anglikanlar, Kongregasyoncular/Kalvinistler (Reformistler), Hem evanjelik hem Metodistler, Adventistler, Quakerler, Anabaptistler, Yehova'nın Şahitleri ve Ortodokslar şeklindedir.
Amerikalıların yaklaşık %82'si, banliyöler dahil, şehirleşmiş bölgelerde yaşar. Bu kişilerin de yaklaşık yarısı, nüfusu 50.000'in üzerinde olan şehirlerde yaşar.[57][257] 2008 yılında; 273 ABD şehrinin nüfusu, 100.000'in üzerindeydi. Dokuz şehrin nüfusu bir milyonu ve dört şehrin (New York, Los Angeles, Chicago ve Houston) nüfusu da iki milyonu geçiyordu.[258] Özellikle ABD'nin güneyi ve batısındaki pek çok büyük şehrin nüfusu hızla artmaktadır.[259]
Amerika Birleşik Devletleri'nde yükseköğretim 18 yaşında başlar. Ancak yükseköğretimin oraya özgü bir özelliği vardır ki, Avrupa'da rastlanmaz: Üniversitede belli bir alanda uzmanlık öğrenimine başlamadan önce bir kolej aşamasına geçilir. Koleji bitirenlere graduates yani diplomalı olarak bakılır ve -graduate school- da çalışmalarını sürdürürler. Bir Amerikan üniversitesi, genel olarak, bir kolej ile birlikte graduate school'dan oluşur.
Kolej ve üniversitelerin çoğu özeldir ve çeşitli kaynaklardan gelen malî kaynaklarla yaşarlar. Eski öğrencilerin bağışları, sanayi ve ticarette ün yapmış (Ford, Rockefeller, Carnegie vb.) büyük sermaye sahiplerinin kurduğu fonlarla, asıl okuyacak öğrencilerin ödedikleri paralar, bu kaynakların başında gelir.
Aslında belli bir refah düzeyine gelmiş ailelerin çocuklarını ayrıcalıklı duruma getiren bu sistemin zararları, devlet üniversiteleri yoluyla giderilmek istenir.
Amerika Birleşik Devletleri, birçok farklı kültüre, çeşitli etnik gruplara, geleneklere ve değerlere ev sahipliği yapmaktadır. Amerikan Yerlileri, Hawaii Yerlileri ve Alaska Yerlileri dışında neredeyse bütün Amerikan vatandaşları ya da vatandaşların ataları son beş yüz yıllık süreç içerisinde Amerika'ya göç etmiş ya da köle olarak gelmiştir. Ana akım Amerikan Kültürü, esasen Avrupa'dan gelen göçmenlerin gelenekleri ve bunun yanı sıra Afrika'dan köle olarak gelenlerin getirdikleri gelenekler gibi birçok kaynak sonucu oluşmuş bir Batı kültürüdür. Asya'dan ve özellikle Latin Amerika'dan daha yakın zamanda yapılan göçler, hem homojenleştirici bir eritme kazanı hem de göçmenlerin ve onların soyundan gelenlerin ayırt edici kültürel özelliklerini koruduğu heterojen bir salata kasesi olarak tanımlanan kültürel mozaiğe katkı sağladı.
Amerikalılar geleneksel olarak sıkı çalışma etiği, rekabetçilik, bireycilik ve aynı zamanda özgürlüğü, eşitliği, özel mülkiyeti, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ve sınırlı güce sahip hükûmet tercihini vurgulayan bir "Amerikan öğretisine" olan birleştirici inanç ile karakterize edilirler. Amerikalılar küresel standartlara göre son derece hayırseverdir: 2006'da yapılan bir İngiliz araştırmasına göre, Amerikalılar GSYİH'nın %1,67'sini hayır kurumlarına, incelenen diğer tüm uluslardan daha fazla verdi.
Amerikan Rüyası veya Amerikalıların yüksek standartlarda sosyal hayata sahip oldukları algısı göçmenlerin ülkeye olan ilgisini cezbetmekte kilit rol oynamaktadır. Bu algının doğruluğu günümüzde de tartışma konusu olmaya devam ediyor. Ana akım kültür, Amerika Birleşik Devletleri'nin bir sınıfsız toplum olduğunu savunurken, akademisyenler ülkenin sosyal sınıfları arasında toplumsallaşmayı, dili ve değerleri etkileyen önemli farklılıklar tespit ediyor. Amerikalılar sosyoekonomik başarıya büyük değer verme eğilimindedir ancak sıradan veya ortalama olmak da genellikle olumlu bir nitelik olarak görülür.
18. yüzyılda ve 19. yüzyılın başlarında Amerikan sanatı ve edebiyatı, Batı kültürüne katkıda bulunarak en çok Avrupa'dan ilham almıştır. Washington Irving, Nathaniel Hawthorne, Edgar Allan Poe ve Henry David Thoreau gibi yazarlar, 19. yüzyılın ortalarında kendine özgü bir Amerikan edebi sesi oluşturmuştur. Mark Twain ve şair Walt Whitman yüzyılın ikinci yarısında önemli figürlerdi. Yaşadığı dönemde neredeyse hiç tanınmayan Emily Dickinson ise önemli bir Amerikan şairi olarak kabul edilmektedir.[260] Herman Melville's Moby-Dick (1851), Twain's The Adventures of Huckleberry Finn (1885), F. Scott Fitzgerald's The Great Gatsby (1925) ve Harper Lee's To Kill a Mockingbird (1960) gibi ulusal deneyimin ve karakterin temel yönlerini yakaladığı düşünülen bir eser "Büyük Amerikan Romanı" olarak adlandırılabilir.[261] On üç ABD vatandaşı Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmıştır. William Faulkner, Ernest Hemingway ve John Steinbeck genellikle 20. yüzyılın en etkili yazarları arasında gösterilmektedir.[262] Beat Kuşağı yazarları, John Barth, Thomas Pynchon ve Don DeLillo gibi postmodernist yazarlar gibi yeni edebi yaklaşımların önünü açmıştır.[263]
Görsel sanatlarda Hudson Nehri Okulu, Avrupa natüralizm geleneğinde 19. yüzyılın ortalarında ortaya çıkmış bir akımdır. Avrupa modernist sanatının bir sergisi olan New York'taki 1913 Armory Show, halkı şok etti ve ABD sanat sahnesini dönüştürdü.[264] Georgia O'Keeffe, Marsden Hartley ve diğerleri yeni, bireysel tarzlar denediler. Jackson Pollock ve Willem de Kooning'in soyut dışavurumculuğu ile Andy Warhol ve Roy Lichtenstein'ın pop sanatı gibi önemli sanatsal akımlar büyük ölçüde Amerika Birleşik Devletleri'nde gelişmiştir. Modernizm ve ardından postmodernizm dalgası Frank Lloyd Wright, Philip Johnson ve Frank Gehry gibi Amerikalı mimarlara ün kazandırmıştır.[265] Amerikalılar, Alfred Stieglitz, Edward Steichen, Edward Weston ve Ansel Adams gibi önemli fotoğrafçılarla modern sanatsal fotoğrafçılık alanında uzun zamandır önemli bir yere sahiptir.[266]
Görsel sanatların başında mimarlık gelir. Amerika'nın mimarlığı işlevseldir. Ev kullanışlı ve konforlu olmalıdır. İş yaşamı, büyük gökdelenlerde geçer. Bu gökdelenler içinde gerçek anlamda güzel olanlar vardır. Anıtlar, fazla özgünlüğü olmayan ve genellikle Greko-Romen stilde yapılır.
Amerikan resminde, Avrupa etkisinden kurtulmak çabalarına karşın bu etki hâlen egemendir. Bu durum heykel de aynı şekilde geçerlidir. Avrupa sanatının resim ve heykelde ortaya koyduğu başeserlerin önde gelen alıcısı da yine Birleşik Amerika olmaktadır. Bu durumda zincirleme bir etki yaratarak Birleşik Devletler'de müzeciliğin de gelişmesini sağlamıştır.
Los Angeles, Kaliforniya'nın kuzey bölgesi olan Hollywood, sinema filmi üretiminde liderlerden biridir.[267] Dünyanın ilk ticari sinema filmi sergisi 1894 yılında New York'ta Kinetoskop kullanılarak gerçekleştirildi.[268] 20. yüzyılın başlarından bu yana ABD film endüstrisi büyük ölçüde Hollywood ve çevresinde kurulmuştur, ancak 21. yüzyılda giderek artan sayıda film burada yapılmamakta ve film şirketleri küreselleşme güçlerine maruz kalmaktadır.[269] Halk arasında Oscar olarak bilinen Akademi Ödülleri, Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi tarafından 1929 yılından bu yana her yıl düzenlenirken, Altın Küre Ödülleri ise Ocak 1944'ten bu yana her yıl düzenlenmektedir.[270][271]
Sessiz film döneminde Amerikalı bir film yapımcısı olan yönetmen D. W. Griffith, film gramerinin geliştirilmesinde merkezi bir rol oynarken, yapımcı/girişimci Walt Disney de hem animasyon film hem de film ticaretinde bir liderdi.[272] John Ford gibi yönetmenler Amerikan Eski Batı imajını yeniden tanımlamış ve John Huston gibi diğerleri gibi mekan çekimleriyle sinemanın olanaklarını genişletmiştir. Sektör, John Wayne ve Marilyn Monroe gibi oyuncuların ikonik figürler haline gelmesiyle, erken ses döneminden 1960'ların başına kadar yaygın olarak "Hollywood'un Altın Çağı" olarak adlandırılan altın yıllarını yaşadı.[273][274][275] 1970'lerde "Yeni Hollywood" ya da "Hollywood Rönesansı", savaş sonrası dönemin Fransız ve İtalyan gerçekçi filmlerinden etkilenen daha cesur filmlerle tanımlandı.[276][277]
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki tiyatro, eski Avrupa tiyatro geleneğinden türemiş ve İngiliz tiyatrosundan büyük ölçüde etkilenmiştir.[278][279] Amerikan tiyatro sahnesinin merkezi, Broadway, Off-Broadway ve Off-Off-Broadway bölümleriyle Manhattan olmuştur.[280][281] Birçok film ve televizyon yıldızı, New York yapımlarında çalışarak büyük çıkış yakalamıştır. New York dışında, birçok şehirde kendi sezonlarını üreten profesyonel bölgesel veya yerleşik tiyatro şirketleri vardır ve bazı eserler sonunda New York'a taşınma umuduyla bölgesel olarak üretilir. En büyük bütçeli tiyatro prodüksiyonları müzikallerdir. ABD tiyatrosunda ayrıca, aktif olarak tiyatro kariyeri peşinde koşmayan yerel gönüllülere dayanan aktif bir topluluk tiyatrosu kültürü de vardır.[282][283]
Amerikan video oyun endüstrisi, gelir açısından dünyanın en büyük 2. video oyun endüstrisidir.[284] ABD video oyunu endüstrisi, 2020'de yıllık $90 milyar ekonomik çıktı elde etti. Ayrıca, video oyunu endüstrisi, federal, eyalet ve belediye vergilerine yılda 12,6 milyar dolar katkıda bulundu.[285] Activision Blizzard, Xbox, Sony Interactive Entertainment, Rockstar Games ve Electronic Arts gibi en büyük video oyun şirketlerinden bazıları Amerika Birleşik Devletleri'nde yerleşiktir.[286] The Elder Scrolls V: Skyrim, Call of Duty: Modern Warfare ve Diablo III gibi en popüler ve en çok satan video oyunlarından bazıları Amerikalı geliştiriciler tarafından yapılmıştır.[287] Amerikan video oyun sektörü hala önemli bir işveren. 50 eyalette 143.000'den fazla kişi doğrudan ve dolaylı olarak video oyun şirketleri tarafından istihdam edilmektedir. Doğrudan çalışanlar için ulusal tazminat 2,9 milyar ABD dolarıdır veya ortalama ücret US$121.000'dir.[288]
1940'larda Amerikalı bir nükleer fizikçi olan Edward Condon, klasik Nim oyununu oynayabilen bir bilgisayar yarattı. Bilgisayar zamanın %90'ını kazanmış olsa da, binlerce insan yine de bu cihazı oynardı. Yedi yıl sonra, Amerikalı bir televizyon öncüsü olan Thomas T. Goldsmith, Jr., oyuncuların bir hedefe tüfekle ateş etmesini gerektiren osiloskopla görüntülenen bir alet için patent başvurusunda bulundu. Amerikalı Bilim Adamı William Higinbotham, Ekim 1958'de ilk video oyununu geliştirmekle tanınır. Bu, 1970'lerin ikonik video oyunu Pong'u anımsatan oldukça basit bir tenis oyunuydu ve Brookhaven Ulusal Laboratuvarı açık evinde oldukça popülerdi.[289][290] Piyasaya sürülen ilk Video oyun konsolunun adı Magnavox Odyssey idi ve Amerikan video oyun şirketi Magnavox tarafından üretildi.[291] Activision 1970'lerde kuruldu ve dünyanın ilk bağımsız birinci taraf yayıncısı oldu.[292][293] 2010'ların ortalarında Amerikan video oyunu dijital dağıtım hizmeti Steam'in yükselişi ve çoğunlukla Unreal Engine ve Unity gibi Amerikan şirketleri tarafından geliştirilen popüler video oyunu yapma araçlarına ve motorlarına kolay erişim, dünya çapında Bağımsız oyunların yükselişini hızlandırdı.[294]
Amerikan halk müziği, geleneksel müzik, geleneksel halk müziği, çağdaş halk müziği veya kök müziği olarak bilinen çok sayıda müzik türünü kapsar. Birçok geleneksel şarkı nesiller boyunca aynı aile ya da halk grubu içinde söylenmekte ve bazen Britanya Adaları, Anakara Avrupa ya da Afrika gibi kökenlere kadar uzanmaktadır.[295]
Amerika'nın ilk bestecileri arasında, Boston'da doğan ve 1770'lerde vatansever ilahiler besteleyen William Billings adında bir adam vardı; Billings, ilk dönemlerinde Amerikan müziğine hakim olan Birinci New England Okulu'nun bir parçasıydı. Anthony Heinrich, İç Savaş'tan önce en önde gelen besteciydi. Geç Romantik dönem bestecilerinden John Philip Sousa 1800'lerin ortalarından sonlarına kadar başta marşlar olmak üzere çok sayıda askeri şarkı bestelemiştir ve Amerika'nın en büyük bestecilerinden biri olarak kabul edilmektedir.[296][297]
Afro-Amerikan müziğinin ritmik ve lirik tarzları, Amerikan müziğini Avrupa ve Afrika geleneklerinden ayırarak önemli ölçüde etkilemiştir. Blues ve eski zaman müziği olarak bilinen halk deyimlerinden unsurlar benimsenmiş ve küresel dinleyici kitlesine sahip popüler türlere dönüştürülmüştür. Caz, 20. yüzyılın başlarında Louis Armstrong ve Duke Ellington gibi yenilikçiler tarafından geliştirilmiştir. Country müzik 1920'lerde, ritim ve blues ise 1940'larda gelişmiştir.[298] Son yıllarda hip hop, Tupac Shakur, Nas ve Eminem gibi 1990'ların öncü sanatçıları ve Kanye West, Kendrick Lamar, Lil Wayne ve Nicki Minaj gibi 2010'lar ve 2020'lerde popülerliğini sürdüren sanatçılarla popüler hale geldi.
Elvis Presley ve Chuck Berry 1950'lerin ortalarında rock and roll'un öncüleri arasında yer almıştır. Metallica, The Eagles ve Aerosmith gibi rock grupları dünya çapında en çok satış yapan gruplar arasında yer almaktadır.[299][300][301] 1960'larda Bob Dylan, folk uyanışının içinden çıkarak Amerika'nın en ünlü şarkı yazarlarından biri haline geldi.[302] Bing Crosby, Frank Sinatra ve Elvis Presley gibi 20. yüzyıl ortası Amerikan pop yıldızları, Michael Jackson, Madonna, Barbra Streisand, Whitney Houston, Mariah Carey, Bruce Springsteen ve Prince gibi 20. yüzyıl sonu sanatçıları gibi küresel ünlüler haline gelmiştir.[298][303][304][305]
ABD'deki dört büyük yayıncı kuruluş National Broadcasting Company (NBC), Columbia Broadcasting System (CBS), American Broadcasting Company (ABC) ve Fox Broadcasting Company'dir (FOX). Yayın yapan dört büyük televizyon ağının hepsi ticari kuruluşlarıdır. Kablolu televizyon, çeşitli nişlere hitap eden yüzlerce kanal sunmaktadır.[307] 2021 itibarıyla, 12 yaş üstü Amerikalıların yaklaşık %83'ü radyo yayını dinlerken, yaklaşık %41'i podcast dinlemektedir.[308] Federal Communications Commission (FCC) göre 30 Eylül 2014 itibarıyla ABD'de 15.433 lisanslı tam güç radyo istasyonu bulunmaktadır.[309] Kamu radyo yayıncılığının büyük bir kısmı, 1967 tarihli Kamu Yayıncılığı Yasası kapsamında Şubat 1970'te kurulan NPR tarafından sağlanmaktadır.[310]
ABD'nin tanınmış gazeteleri arasında The Wall Street Journal, The New York Times ve USA Today yer almaktadır.[311] Amerika Birleşik Devletleri'nde İngilizceden sonra en yaygın kullanılan ikinci dil olan İspanyolcada 800'den fazla yayın üretilmektedir.[312][313] Çok az istisna dışında, ABD'deki tüm gazeteler ya düzinelerce hatta yüzlerce gazeteye sahip Gannett veya McClatchy gibi büyük zincirlere; ya bir avuç gazeteye sahip küçük zincirlere; ya da giderek daha nadir görülen bir durumda, bireylere veya ailelere aittir. Büyük şehirlerde genellikle ana akım günlük gazeteleri tamamlayan New York City's The Village Voice veya Los Angeles's LA Weekly gibi alternatif gazeteler bulunmaktadır. ABD'de kullanılan en popüler beş web sitesi Google, YouTube, Amazon, Yahoo ve Facebook'tur.[314]
İlk yerleşimciler Amerikan yerlileri tarafından hindi, tatlı patates, mısır, kabak ve akçaağaç şurubu gibi yerli, Avrupalı olmayan yiyeceklerle tanıştırıldı. Onlar ve daha sonra gelen göçmenler bunları buğday unu, sığır eti ve süt gibi bildikleri gıdalarla birleştirerek Amerikan mutfağını yarattılar.[316][317][318] Ev yapımı gıdalar, Amerika'nın en popüler bayramlarından biri olan Şükran Günü'nde, birçok Amerikalının kutlama için geleneksel gıdalar yaptığı veya satın aldığı ortak ulusal menünün bir parçasıdır.[319]
Dünyanın en büyüğü olan Amerikan fast food endüstrisi, 1940'larda arabaya servis formatına öncülük etmiştir.[320][321] Elmalı turta, kızarmış tavuk, çörek, patates kızartması, peynir soslu makarna, dondurma, pizza, hamburger ve sosisli sandviç gibi karakteristik Amerikan yemekleri çeşitli göçmenlerin tariflerinden türemiştir.[322][323] Burrito ve taco gibi Meksika yemekleri ve İtalyan kaynaklarından serbestçe uyarlanan makarna yemekleri yaygın olarak tüketilmektedir.[324]
Amerikalılar çaydan üç kat daha fazla kahve içmektedir.[325] Portakal suyu ve sütün standart kahvaltı içecekleri haline gelmesinden büyük ölçüde ABD endüstrileri tarafından pazarlanması sorumludur.[326][327]
ABD'de en popüler sporlar Amerikan futbolu, basketbol, beyzbol ve buz hokeyidir.[328]
Beyzbol ve Amerikan futbolu gibi başlıca ABD sporları Avrupa'daki uygulamalardan evrimleşirken, basketbol, voleybol, kaykay ve snowboard Amerikan icatlarıdır ve bunlardan bazıları dünya çapında popüler hale gelmiştir.[329] Lakros ve sörf, Batı ile temastan önceki Amerikan yerlileri ve Hawaii yerlilerinin faaliyetlerinden doğmuştur.[330] Amerika Birleşik Devletleri'ndeki profesyonel spor pazarı yaklaşık 69 milyar dolardır ve tüm Avrupa, Orta Doğu ve Afrika'nın toplamından yaklaşık %50 daha büyüktür.[331]
Amerikan futbolu birçok açıdan Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en popüler seyirci sporudur. National Football League (NFL) dünyadaki tüm spor ligleri arasında en yüksek seyirci ortalamasına sahiptir ve Super Bowl dünya çapında on milyonlarca kişi tarafından izlenmektedir.[332][333][334] Beyzbol, 19. yüzyılın sonlarından bu yana ABD'nin ulusal sporu olarak kabul edilmektedir ve Major League Baseball en üst ligdir. Basketbol ve buz hokeyi ülkenin sonraki en popüler iki profesyonel takım sporudur ve en üst ligler Ulusal Basketbol Birliği ve Ulusal Hokey Ligi'dir. ABD'de en çok izlenen bireysel sporlar golf ve otomobil yarışları, özellikle de NASCAR ve IndyCar'dır.[335][336]
Amerika Birleşik Devletleri'nde sekiz Olimpiyat Oyunu düzenlenmiştir. Louis, Missouri'de düzenlenen 1904 Yaz Olimpiyatları, Avrupa dışında düzenlenen ilk Olimpiyat Oyunları olmuştur.[337] Los Angeles 2028 Yaz Olimpiyatlarına ev sahipliği yaptığında Olimpiyat Oyunları dokuzuncu kez ABD'de düzenlenmiş olacak. 2021 itibarıyla ABD, Yaz Olimpiyat Oyunlarında 2.629 madalya ile diğer tüm ülkelerden daha fazla madalya kazanırken, Kış Olimpiyat Oyunlarında da 330 madalya ile Norveç'in ardından en çok madalya kazanan ikinci ülke oldu.[338] Futbolda, erkek millî futbol takımı on bir Dünya Kupası'na katılmaya hak kazanmış ve kadın takımı dört kez FIFA Kadınlar Dünya Kupası'nı kazanmıştır.[339] Amerika Birleşik Devletleri 1994 FIFA Dünya Kupasına ev sahipliği yapmıştır ve 2026 FIFA Dünya Kupasına Kanada ve Meksika ile birlikte ev sahipliği yapacaktır. Üniversite düzeyinde, üye kurumların kazancı yıllık 1 milyar doları aşmaktadır ve kolej futbolu ve basketbolu, NCAA Final Four'un en çok izlenen spor etkinliklerinden biri olması nedeniyle büyük izleyici kitlelerini çekmektedir.[340][341]
Basın Birleşik Amerika'da, Avrupa'da olduğundan daha kritik bir rol oynar, bunun en iyi örneği Watergate skandalıdır. Yüksek düzeyde birkaç gazetenin dışında kalanlar, yerel ve sporla ilgili haberlere çarpıcı haberlere ayrılmıştır. Gazetelerin çoğu büyük iktisadi kuruluşlarındır ve bundan ötürü ister istemez sermaye çıkarlarını savunurlar.[342]
<ref>
etiketi; PopEstCities
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme)story of American freedom.
The United States has never established diplomatic relations with North Korea.
While Bhutan joined the United Nations in 1971, it does not have diplomatic relations with any of the permanent members of the UN Security Council, including the United States and China.
In the United States, the average household net adjusted disposable income per capita is USD 45 284 a year, much higher than the OECD average of USD 33 604 and the highest figure in the OECD.
The United States population on May 23, 2020 was: 329,686,270