Effects of the storage conditions on the stability of natural and synthetic cannabis in biological matrices for forensic toxicology analysis: An update from the literature

Viroterapi, virüsleri biyoteknoloji kullanarak programlayarak kanser ile savaşan ajanlar haline getirmeye dayalı henüz deneme safhasında olan bir kanser tedavi yöntemidir. Programlanan virüsler yalnızca kanserli hücrelere saldırıp yok ederken sağlıklı hücrelere herhangi bir zarar vermezler.

Fikir ilk olarak 1950'li yıllarda araştırmacıların viral enfeksiyonlara yakalanan veya bu tür enfeksiyonlara karşı aşılanan kanserli hastaların durumlarında diğerlerine göre iyileşme olduğunu farketmesi ile ortaya çıkmıştır. Ancak o zamanlarda henüz genetik ve virüs programlama konularında yeterli teknoloji olmadığından yoğun bir araştırma yapılamamıştır.

2006 yılında İsrail Hebrew University'den bir grup Newcastle hastalığı virüsü (NDV-HUJ) adı verilen ve genelde kuşları etkileyen bir virüsü kanser hücrelerine saldıracak şekilde izole ettiler. Bu yeni viroterapi yöntemini Glioblastoma Multiforme hastalarına uygulayarak çok başarılı sonuçlar elde ettiler.

2004 yılında ise Texas Ünivesitesinden araştırmacılar soğuk algınlığı virüsü Adenovirüs Delta-24-RGD'yi Glioblastoma Multiforme'lu hücrelere saldıracak şekilde programladılar. Bir diğer grup bu virüsü tümör taşıyan farelerde denedi ve tümörlü 10 fareden 9unda tümörün gerileme kaydettiği gözlendi. Bu başarıların üzerine 2009 yılının Ekim ayında Amerikan sağlık bakanlığı bu virüsün ilaç şekline getirilmiş halinin insanlar üzerinde klinik olarak denenmesine izin verdi. Halen çalışma sürmekte.

Latvia Mikrobiyoloji Enstitüsünden (Institute of Microbiology Latvia) bilimadamları ise anti-tümör etkisine sahip ECHO grubu enterovirüsler tespit ettiler. 40 yılı aşkın klinik deneylerde melanomalar için geliştirilern ECHO-7 adlı virüsün çok iyi sonuçlar verdiği gözlemlendi.